Türkçe Dublaj Filmler

Tesla’nın devrim niteliğindeki elektrik sistemini hayata geçirme mücadelesine odaklanıyor. Ayrıca Tesla’nın alternatif akım motorunu “zaman kaybı, kullanışsız ve ölümcül” olarak nitelendiren rakibi Thomas Edison ve patronu George Westinghouse’la olan çatışmalarını da ele alıyor.

2020 yılında  Rev-9 modeli yeni bir Terminatör, 2042 yılından Skynet’in yeni bir tehdit olarak gördüğü Daniella "Dani" Ramos'u öldürmek için Meksika'ya yollanır. Dani’yi korumak için ise İnsan Direniş’i sibernetik olarak gelişmiş bir asker olan Grace’i geçmişe yollar. İkilinin yolları Mahşer Günü'nü önledikten sonra kimliği gizli biri tarafından gelecekten gelen Terminatör’leri yok etmesi için yardım alan Sarah Connor ile kesişecektir. İnsanlığın yeni umudu Dani’yi hayatta tutmak için Grace ve Sarah’nın beraber çalışmaları ve kimliği gizli bu kişiden yardım almaları gerekmektedir.

2029 yılında İnsan Direnişi’nin lideri John Connor, Skynet’e yapacağı son saldırıdan önce, Skynet’in annesi Sarah Connor’ı öldürmesi için geçmişe bir Terminatör yolladığı haberini alır. Annesini ve insan ırkının geleceğini korumak için John, Kyle Reese’i 1984 yılına yollamaya karar verir. Ancak Kyle Reese 1984 yılına geldiğinde, 2017 yılında hiç yaşamadığı çocukluğuna ait anılar görmeye başlar. Beklenmeyen olayların geçmişi değiştirdiği fark eden Reese’in bu geçmişin yeni ve yabancı versiyonunda beklenmedik yeni müttefikleri, daha tehlikeli düşmanları ve yeni bir görevi olacaktır: Geleceği sıfırlamak.

John Connor’ın 29 Ağustos 1997 günü gerçekleşecek "Mahşer Günü’nü” engellenmesine yardım edişinin üzerinden yaklaşık 10 yıl geçmiştir. Artık 22 yaşında olan Connor, annesi Sarah Connor'un ölümünden sonra Los Angeles'ta “kayıt dışı” yaşamaktadır. Geçmişte John'u bulamayan Skynet, gelecekteki İnsan Direnişi’nin diğer üst düzey üyelerini öldürmek için John'un şimdiki zamanına yeni bir Terminatör modeli olan T-X’i gönderir. Direniş ise John ve gelecekteki eşi ve direnişin önemli bir ismi olan Kate Brewster da dahil olmak üzere T-X'in hedeflerini korumak için yeniden programlanmış bir Terminatör gönderir. John ve Kate’in hayatta kalmak için Terminatör’den başka güvenecekleri kimse yoktur.

Sarah Connor'ın Skynet tarafından gelecekten gönderilen Terminator'ın elinden kurtulmasından on yıl kadar sonra, 1995 yılında bu kez T-1000 modeli yeni bir Terminator, insan direnişçilerin gelecekteki lideri ve Sarah'nın oğlu John Connor'ı öldürmek için 2029 yılından gönderilir. Direnişçiler ise 1995 yılına yeniden programladıkları T-800 modeli bir Terminator göndermeyi başarırlar. T-800'ün görevi Sarah'yı akıl hastanesinden kaçırmak ve John'u T-1000'e karşı korumaktır.

1984 yılında, doğmamış oğlu gelecekte insanlığın kurtuluşu olacak genç bir kadını öldürmek için 2029 yılından yok edilemez bir cyborg yollanır. Genç kadının ve insanlığın tek umudu 2029 yılından gelen genç bir askerdir.

Filmin ilerleyen sahnelerinde Tom kendini ilginç olaylar silsilesinin içinde bulacaktır. Bir kütüphaneye gidip kendinden önce oraya giden çalışanların bu gizemli tepeyle ilgili yaptıkları araştırmaları araştıran Tom, buna dair hiçbir şey bulamaz. Sanki tepe orada tarihte hiç yoktu ve bir anda ortaya çıktı. Ancak olay aslında bundan çok daha karmaşıktır. Bu belgelerle birileri bilerek oynamıştır. Tüm şaşkınlığıyla bu gizemi çözmeye karar veren Tom’u uzun bir yolculuk beklemektedir. Bu süreçte kütüphanede tanıştığı arkadaşı Layne de ona eşlik edecektir. Karşılaşacakları sorunlar normal dünyada var olmayan, tamamen hayal ürünü yaratıklarla da bitmemektedir. Aynı zamanda onlara bu dünyada yardımcı olan insanlara da karşı bir savaş vermek zorunda kalacaklardır. Bu savaşta yanlarında duran tek şey ise cesaretleri ve güvendikleri insanlar olacaktır.

Amber evlenmek üzeredir ve müstakbel kayınvalidesi Jill ile çok iyi anlaşmaktadır. Jill de Amber'i hiç sahip olamadığı kızı gibi görmektedir. Ancak her şey Amber'in annesi Sharon'ın gelişiyle değişir.

Köpek severlerin de bildiği gibi Bloodhound aslında iri ve güçlü bir köpek ırkı. En önemli özelliklerinden biri de keskin koku duyularıyla iz sürmeleri. Yönetmen Jason Richard Miller bu özelliğiyle bağ kurmuş olacak ki baş kahramanımız dedektif Abel Walker'ı (Ed Ackerman) bir davanın izindeyken izliyoruz. Abel Walker dedektifliği tutkuyla yapan ancak pek başarılı olmayan bir dedektiftir. Çözdüğü vakaları başından sonuna kadar kamerayla kayıt altına alır. Bir akşam çapkın bir kocayı kayda alırken karısı da gelir ve kocası yerine kendini öldürür. Tüm görüntüleri kaydeden Abel Walker'ın videosu viral hale gelir ve ün kazanır. Kendisine bir kameraman tutar ve onunla birlikte yeni davanın peşine düşer. Lee Brady (Jess Allen) eski karısının onu telefonla rahatsız ettiğini, bu durumdan endişe duydugunu ve onu bulmak için Abel Walker'ı kiralamak istediğini söyler. Abel Walker da yeni kameramanı Jim Ridley'le (David Foy) araştırmaya başlar. Fakat olaylar beklediği gibi gelişmez. Aksiyon konusunda biraz zayıf görünse de filmde heyecan verici kovalamaca sahnelerinin hakkını vermek gerek. Ayrıca Miller, açılış sahnesinde de izleyiciyi kolayca yakalayıp filmin akışına adapte etmede oldukça iyi iş başarmış. Dedektif hikayelerini seviyorsanız bu filmi kaçırmayın. İyi seyirler.

Robotik YZ'sini mükemmelleştirmek isteyen bir mucit tarafından kobay olarak kullanılmak üzere kaçırılan genç kadın, hapsedildiği yüksek teknolojili evden kaçmaya çalışır.

Rusty Griswold (Ed Helms) 30 yıl önce anne ve babasıyla yaptığı unutulmaz Walley World tatilini bu kez eşi ve çocuklarıyla tekrar etmek ister. Ve tıpkı ilk tatil gibi, bu tatilde de ailenin başına birbirinden eğlenceli ve komik maceralar gelecektir. 1983 yapımı klasik komedi filmi Vacation'ın ayak izlerini takip eden filmde, orijinal filmin başrollerindeki Chevy Chase ve Beverly D'Angelo bu filmde de yer alıyor.

Aşk hayatlarını bir türlü yola koyamamış ve erkeklerle başları dertte olan iki kadın, Amanda ve Iris... Biri Los Angelas'ta, diğeri de İngiltere'de yaşayan bu iki genç kadın, hayatlarının gidişatından çok sıkılmışlardır. Kendileri için bir değişiklik yapmanın planlarını kurarken internette ev değişimi üzerine bir site vasıtasıyla belli bir süre için evlerini takas etmeye karar verirler. Tüm istedikleri, hayatlarında biraz farklılık yaratmak ve belki de yeni insanlarla tanışabilme imkanı sağlamaktır.Kadınlar Ne İster? ve Aşkta Herşey Mümkün gibi romantik komedi türündeki filmlerin başarılı yönetmeni Nancy Meyers, yine kadınları merkezine aldığı, eğlenceli bir film ile beyazperdede!

Ancak bu hiç de kolay olmayacaktır. Bazgaev’in her yerde adamı vardır ve bölgede çok varlıklı ve nüfuslu bir adamdır. Ancak güvenlik görevlilerinin de eli boş değildir. İçerden bir adamları vardır. Hatta Bazgaev’in ağır silahları Gürcistan’dan, Rusya’ya götüreceği kamyonun şoförüdür. Bu silahları yok etmeleri gerekmektedir ve bunun için bir plan yapmaya karar verirler. 

Eski eroin bağımlısı Daniel Léger, yanlış nedenlerle yanlış kişilerle uyuşturucu anlaşmasına karışır. Anlaşma kötüye gidince Daniel bir Tayland hapishanesine atılır ve 100 yıl hapis cezasına çarptırılır. Bangkok'taki hapishanesinden kurtulmaya çalışırken, mahkumiyet haberi, Daniel'i haksız yere suçlamaktan sorumlu gizli polislerin peşine düşmeye karar veren Globe and Mail gazetecisi Victor Malarek'in dikkatini çeker.

Kadrosunda Leanne Agmon, Nikki Andrews-Ojo, Maya Batash gibi isimlerin rol aldığı filmin yönetmenlik ve senaristlik görevini Maya Batash üstleniyor. Maya Batash’ın, üzerinde oldukça fazla mesai ve emek harcadığı film, aslında bir bakıma adını anlatıyor. Tanrı ile konuşmak. 2020 yılında vizyonlara giren Talking To God isimli komedi filmi, bir komediden öte, daha derin bir mesaj içeriyor. Filmde, umutsuzluk ve mutsuzluğa kapılmış ve uykusuzluk problemi çeken bir kadın ve onun sorularına aradığı cevap konu alınıyor. Uykusuzluğunu gidermek için akupunturdan, yeni yatak almaya kadar her yolu deneyen ama bir türlü aradığı rahatlıkta uyku uyuyamayan ve artık bu durumdan çok rahatsız olmaya başlayan kadın, bir gün eski bir arkadaşının kardeşi ile karşılaşıyor. Dine inanan ve bağlı olan aynı zamanda kitapları da seven yeni arkadaşı, uykusuzluk ve mutsuzluğunu çözebileceği bir kitaptan bahsediyor. İddiasına göre bu kitap sayesinde her zaman mutsuz olan annesi, kitabı okuduktan sonra ona karşı oldukça nazik davranmaya başlıyor. Bu iddia üzerine biraz denemeye karar veren başrolümüz, inancın iki temel kuralını duyduktan sonra buna inanmayarak masadan kalkıyor. Kurallar ise basit, herşeyin Tanrı’dan geldiğine ve herşeyin hayırlısına inanmak. Buna başta inanmasa da, durum daha sonraları başrolümüz için değişmeye başlıyor. Arkadaşı ile çıktığı yolculuk, kendi iç dünyasına olan bir yolculuğa dönüşen kadın, bu yolda izleyenlere de konuyla alakalı oldukça derin mesajlar veren olaylar yaşıyor.

Maratha Kralı Shivaji'nin ordusunda komutan olan Tanhaji Malusare, Babür Komutanı Udaybhan ve ordusu tarafından korunan güneyin başkenti niteliğindeki Kondhana kalesini fethetmeye çalışır

Baby genç yaşına rağmen oldukça deneyimli bir sürücüdür. Genç görünümü yüzünden Baby lakabını alan adam banka soyguncuları için sürücülük hizmeti vermektedir. Banka soygununun ardından kaçış için sürücülük yapan adamın yolu bir gün bir suç lideri ile kesişir ve onun için çalışmak zorunda kalır. Ancak girdiği bu iş başarısız olmaya mahkum bir soygundur. İşler ters gittiğinde peşine düşen farklı farklı insanlardan kaçmak zorunda kalır...

1950'li yılların Harlem'inde genç bir kadın, babasının dükkanında, gelecek vadeden bir saksafoncuyla tanışır. Aşkları, değişen zamanların, coğrafyaların ve profesyonel başarıların ötesine geçen nefes kesici, romantik bir hikayeye dönüşür.

Superman: Man of Tomorrow, Warner Bros. Animation ve DC Entertainment tarafından üretilen bir Amerikan animasyonlu video süper kahraman filmidir. DC Universe Animasyonlu Orijinal Filmler listesindeki otuz dokuzuncu film ve 23 Ağustos 2020'de Digital'de ve 8 Eylül 2020'de Blu-ray, DVD ve 4K Ultra HD'de gösterime girmiştir. Film, Justice League Dark: Apokolips War'daki bir öncekinin sona ermesinin ardından, doğrudan video animasyon filmlerinden oluşan yeni bir evrenin ilkidir. Film, Clark Kent'in Süpermen olarak tanınmadan önceki ilk yaşamını anlatıyor. Lobo ve Parasite gözlerini Metropolis'e dikince gazete stajyeri Clark Kent olarak bilinen Süpermen, iş başında öğrenmeyi yeni uç noktalara taşır. Martian Manhunter'ın yardımıyla Clark, Lex Luthor, Parasite ve asıl adam Lobo gibi en zorlu düşmanlarından bazılarını alt edecektir. Filmin yönetmenliğini yapan Chris Palmer, aynı zamanda Ultimate Spider Man, Ejderhanı Nasıl Eğitirsin gibi animasyonların da yönetmenliğini üstlenmiştir.

Gerçek güç, sadece düşmanları yenmekte değil; aynı zamanda kim olduğumuzu kabullenmekte ve bu kimliği dünyaya sunmakta yatar. Ve Superman'in hikâyesi böyle başlar.  Kal-El adında Krypton gezegeninden gelen bir çocuğun dünyada Clark Kent olarak büyümesini ve kendi kimliğini bulma yolculuğunu takip ediyor. Krypton'un yok olmasının ardından, küçük Clark, Kansas'ta Martha ve Jonathan Kent tarafından evlat edinilir. Henüz yetişme çağındayken, süper güçleri olduğunu keşfeder, ancak bu güçlerin sorumluluğunu anlamak onun için zorlu bir süreçtir. Clark, Zod adındaki bir düşmanla karşılaşır; Zod, Krypton'un intikamını almak ve dünyayı ele geçirmek istemektedir. Clark, Superman kimliğiyle ortaya çıkarak hem kendi geçmişiyle yüzleşir hem de dünyayı korumak için savaşır.

Ancak bu eski dostlar bu can sıkıntısı konusunda bir şeyler yapmaya henüz başlamamışken herkes huzur evinde son dönemlerde meydana gelmeye başlayan süper kahramanların ani hastalıkları ve hiç beklenmedik kazalar nedeni ile sarsılmaya başlar. Bu durumun altında kötü niyetli bir şeyler olduğunu sezen bu dört yaşlı ancak halen güçlü olan kahramanlar bu olayı araştırmak ve neler olduğunu anlamak için yeniden bir grup oluştururlar ve olayı araştırmaya başlarlar. 

En iyi arkadaşı Gary aniden kaçırılınca Sünger Bob, pembe kabuklu dostunu kurtarmak için Patrick ile birlikte Bikini Kasabası'nın çok ötesinde çılgın bir göreve çıkar.

Atlantic City'nin dış mahallelerine büyük bir fırtına yaklaşırken, yeni ağırbaşlı bir polis dedektifi, görüşmediği ailesinin yerel bir suç lordunun intikamının kurbanı olmamasını sağlamak için kendi tedbirlerini alır.

Ocak 1895'te, genç subay Alfred Dreyfus, Almanya’ya bilgi sızdırmakla suçlanır ve casusluk yaptığı gerekçesiyle Şeytan Adası'nda ömür boyu hapis cezasına çarptırılır. Askeri istihbarat biriminin başındaki Georges Picquart bilgi sızıntısının devam ettiğini keşfettiğinde, kendisini yalanlarla dolu tehlikeli bir labirentin içinde bulur.