Türkçe Dublaj Filmler

Loretta, Alan ile birlikte yeni kitabının tanıtım turnesinde iken, onu son kitabında yer alan antik kayıp şehrin hazinesine götürebileceğini uman eksantrik bir milyarder (Daniel Radcliffe) tarafından kaçırılır. Sadece kitaplarının sayfalarında değil, gerçek hayatta da bir kahraman olabileceğini kanıtlamak isteyen Alan, onu kurtarmak için yola koyulur. Destansı bir orman macerasına atılan bu beklenmedik çiftin, Kayıp Şehir’de hayatta kalmak ve sonsuza dek kaybolmadan önce antik hazineyi bulmak için artık birlikte çalışması gerekmektedir.

Lift, New York City’de yaşayan genç evsiz ve barınma güvencesi olmayan bale dansçılarının ve onlara ilham veren mentorlarının gözünden, Amerika’daki evsizlik sorununun görünmeyen hikâyesine ışık tutuyor.

The Nun’da yaşanan olaylardan dört yıl sonra Rahibe Irene, yaşadığı travmayı atlatmaya çalışır. Bu sırada garip olaylar ve açıklanamayan ölümlerle ilgili söylentiler yayılmaya başlar ve kısa süre sonra Irene, iblisle ilk karşılaştığı manastıra geri çağrılır. Tuhaf olayları araştırmaya başlayan Irene, Valak'ın geri döndüğünü ve her zamankinden daha güçlü olduğunu keşfeder. Irene korkularının üstüne gidip, iblisle yüzleşmelidir.

Annesinin bir seferde doğurduğu yavrular arasında en çelimsiz ve ufak tefeği olan küçük domuz Wilbur, Fern adlı küçük bir kız tarafından (Dakota Fanning) kurtarıldıktan sonra çiftlik hayvanlarının en yeni üyesi olur. Wilbur henüz çok küçük ve deneyimsizdir. Bu da çiftlikteki diğer hayvanların onunla dalga geçmesine, alay etmesine yol açar. Küçük Wilbur'daki arkadaşlık potansiyelini sadece çiftlik evinin çatısında yaşayan örümcek Charlotte görebilmektedir.Wilbur ile Charlotte arasında gelişen arkadaşlık, çiftlikteki diğer hayvanların, küçük domuzun günlerinin sayılı olduğunun farkına varmasıyla kalıcı hale dönüşür. Artık Wilbur'un hayatının kurtuluşu mucizelere kalmış gibidir. Ancak Wilbur'un hayatını kurtarmaya kararlı olan Charlotte onu kurtarabilecek bir formül bulur. Çiftçiyi ikna etmek için domuzun barındığı ahırın kapısına Wilbur'un "kurtarılmaya değer çok özel bir domuz" olduğunu ağlarını kullanarak yazar.

Kurak ailesi, Sarıbahçe’de köklü bir narenciye ticareti yürütmektedir. Ancak bu iş yalnızca bir geçim kaynağı değil, aynı zamanda aile içinde büyük çatışmalara da yol açmaktadır. Aile üyeleri kendi aralarındaki güç mücadelesini sürdürürken, bölgedeki hâkimiyetlerini ele geçirmek isteyen dış tehditlere karşı da birlik olmak zorundadır. Hem içeriden hem de dışarıdan gelen baskılar, aileyi büyük sınavlarla karşı karşıya bırakırken, Kurak ailesinin ayakta kalabilmesi için verilen mücadele giderek daha karmaşık bir hâl alır.

Daenerys Targaryen, Westeros tahtı üzerindeki hakkını ileri sürmeden 200 yıl önce, ataları olan Targaryen Hanedanı ejderhalarıyla bu topraklara hükmetmektedir. Demir Taht’ta kısa bir süredir Kral Viserys I (Paddy Considine) oturmaktadır. Ancak onun merhametli ve adaletli yönetim tarzı, herkesin hoşuna gitmez. Özellikle de küçük kızı Rhaenyra’yı (Emma D'Arcy) varisi olarak görmesi, geleneksel düşünceye sahip olanların tepkisini çeker. Onlar, tahtta bir kadından ziyade bir erkeğin oturması gerektiğine inanırlar.

Bu noktada, Viserys’in küçük kardeşi Daemon (Matt Smith) devreye girer. O da tahtın peşindedir ve cesur bir savaşçı olarak birçok kişi tarafından en doğru seçim olarak görülmektedir. Ancak eski bir Targaryen atasözünün söylediği gibi, bu hanedanın her iki varisinden biri deliliğe sürüklenmeye mahkûmdur...

İstanbul’da, kırık kalplerin sığınabileceği gizli bir yer vardır: Aşk Kliniği. Burada, kendi yaralarını asla tam anlamıyla saramamış olan Cem (Halit Ergenç), aşkı kaybettiğine inananlara benzersiz bir terapi sunmaktadır. Ancak, bir gün karşısına, aşkın iyileştirici gücüne sarsılmaz bir inançla bağlı olan genç ve umut dolu Hazal çıkar. Onun varlığı, Cem’in dünyasını altüst eder.

Kendi travmatik geçmişiyle mücadele eden Hazal, Cem’de sadece soğuk ve alaycı bir terapist görmez. Onun sert kabuğunun ardında sakladığı aşkı ve tutkuyu keşfeder. Birbirlerinden tamamen farklı olan bu iki kişi, kendilerini duygusal fırtınalar, gizemler ve keşfedilmemiş hislerle dolu bir yolculuğun içinde bulurlar.

Lise kimya öğretmeni Walter White (Bryan Cranston), kanser teşhisi aldığında dünyası başına yıkılır. Tedavi masraflarını karşılayacak parası olmadığından, çaresizlik içinde kimya bilgisini sıra dışı bir şekilde kullanmaya karar verir. Küçük çaplı bir torbacı olan Jesse (Aaron Paul) ile iş birliği yaparak Crystal Meth üretmeye başlar. Başlangıçta yalnızca maddi sıkıntıdan doğan bu karar, kısa sürede şiddet ve açgözlülükle dolu, geri dönüşü olmayan bir bataklığa dönüşür. İkili, uyuşturucu dünyasına gittikçe daha fazla bulaşarak yalnızca kendilerini değil, çevrelerindeki herkesi tehlikeye atar.

Walter’ın giderek büyüyen hırsı, hamile eşi Skyler’ı (Anna Gunn) ve oğlu Walter Jr.'ı (RJ Mitte) da tehlikeye sürükler. Üstelik kayınbiraderi Hank (Dean Norris), Amerikan Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi'nde çalışmaktadır ve Walter’ın kendine yarattığı "Heisenberg" kimliğinin izini sürmeye başlar. Öte yandan, Walter’ın eski öğrencisi olan Jesse de para ve lüks hayata alışmaya başlar. Ancak ikisi de uyuşturucu satıcılarının ne kadar tehlikeli olabileceğini fazlasıyla hafife almıştır.

Thor’un kurnaz evlatlık kardeşi Loki (Tom Hiddleston), Avengers: Endgame sırasında Tesserakt’ı kullanarak başka bir dünyaya kaçtıktan sonra, kendini kısa süre içinde Zaman Varyansı Kurumu'nun (TVA) gözetiminde bulur. TVA, zaman akışını ve olası sapmaları kontrol eden gizemli bir organizasyondur. Burada, esrarengiz Mobius M. Mobius (Owen Wilson) tarafından sıkı bir teste tabi tutulur ve nihayetinde bozulan zaman çizgilerini yeniden düzene sokması için görevlendirilir. Ancak, düzensizliğin tam da kendisi olan Loki ile katı kurallara bağlı TVA çalışanları arasındaki iş birliği hiç de kolay olmaz. Üstelik TVA’nın perde arkasında çok daha büyük ve tehlikeli bir plan şekillenmektedir ve Mobius bu planın merkezinde yer almaktadır…

Mütevazı bir müze çalışanı olan Steven Grant (Oscar Isaac), ağır uyku bozukluklarıyla mücadele eder ve sık sık başka bir hayattan geldiğini düşündüğü tuhaf görüntüler görür. Çok geçmeden bu gizemin ardındaki gerçeği keşfeder: Aslında o, Mısır'daki bir görev sırasında ölümün eşiğinden dönen ve bu olaydan sonra dissosiyatif kimlik bozukluğu geliştiren paralı asker Marc Spector’dur. O dönemde, Mısır’ın ay tanrısı Khonshu tarafından kurtarılmış ve olağanüstü güçlerle donatılmıştır. Karanlık bir tehdit ortaya çıktığında, Steven/Marc bu güçleri kullanmalı, farklı kimlikleriyle yüzleşmeli ve sonunda bir anti-kahraman olarak Moon Knight kimliğiyle kötülüğe karşı savaş açmalıdır – ancak bunu yaparken zaman zaman kendi yöntemleri de sorgulanabilir hale gelir.

Başarılı ve sert bir polis olan Tom Brant (Jason Statham) şehre korku salan Blitz adlı seri katili yakalamak için görevlendirilir. Olaylar geliştikçe işin içinde kendisinin de olduğunu, birilerinin onu hedef yaptığını anlar. Uyuşturucudan kurtulmaya çalışan arkadaşını tehdit eden Blitz'in listesinde Brant te mi vardır? Film Ağustos 2009'da Londra'da çekildi. Blitz, Lionsgate UK tarafından yapımı gerçekleştirilen ilk film olma üzelliği taşıyor.

Gülümse 2, dünya turuna çıkmak üzereyken açıklanamayan olaylar yaşayan  pop fenomeni Skye Riley’in hikayesini konu ediyor. Küresel pop fenomeni Skye Riley, yeni bir dünya turuna çıkmak üzeredir. Ancak bu sırada açıklanamayan korkunç olaylar yaşamaya başlar. Yaşadığı olaylar ve şöhretin beraberinde getirdiği baskıdan bunalan Skye, kontrolden çıkmadan önce hayatının kontrolünü yeniden kazanmak için karanlık geçmişiyle yüzleşir.

Mort, Kaliforniya'nın San Fernando Vadisi'nde ılık bir hayat yaşayan tuhaf ama zeki bir genç adamdır, ta ki hayatını değiştirecek bir haber alana kadar. Her günü en iyi şekilde değerlendirmeye kararlı olan Mort, hayatında bir anlam bulmak için heyecanlı bir arayışa çıkar ve bu yolculukta hayallerindeki kızı keşfeder.

Paddington, şu anda Emekli Ayılar Evi'nde ikamet eden sevgili teyzesi Lucy'yi ziyaret etmek için Peru'ya seyahat eder. Brown Ailesi'nin de katılımıyla, bir gizem onları Amazon yağmur ormanları boyunca ve Peru'nun dağ zirvelerine doğru beklenmedik bir yolculuğa sürüklediğinde heyecan verici bir macera başlar.

A Different Man, yüzü için rekonstrüktif cerrahi operasyonları geçiren ve kendi hayatından uyarlanan bir tiyatro oyununda kendisini canlandıran aktöre takıntılı hale gelen bir adamın hikayesini konu ediyor.

Altan, eşi öldükten sonra oğlu Can ile birlikte, kendilerine hayatın zorluklarına dayanabilecekleri küçük bir dünya kurmuş, düştükleri en zor durumda bile bunu bir oyuna çevirebilen ve en trajik anda dahi etrafındakileri güldürebilen bir babadır. Belediyede çöpçü olarak çalışan Altan, İstanbul’un zengin semtlerine komşu bir gecekondu mahallesinde oğlu Can ile yaşamaktadır. Can’ın ise bütün dünyası çizgi romanlardır. Günün birinde Can’a dördüncü evre kalp yetmezliği teşhisi konması Altan’ın dünyasını başına yıkar. Can’ın tek şansı kalp naklidir ve onun yaşında bir çocuk için donör bulmak oldukça güçtür. Bundan sonra Altan’ın yapabileceği tek şey Can’ı mutlu edip moralini yüksek tutabilmektir. Altan, Can’ı mutlu etmenin yolunu çizgi romanlarda bulur.

Aang adlı genç bir Hava Göçebesi, savaşın harap ettiği bir dünyaya uyanır. Yeni arkadaşları Sokka ve Katara ile birlikte Aang, bir sonraki AVATAR olarak hak ettiği yeri almak için zorlu bir maceraya atılır.

Birbirinden farklı karakterlerde olan iki polis dedektifi, istemeselerde birlikte çalışmak zorunda kalır. İkili, onları kendi insani zayıflıkları ve suç eylemleriyle yüzleştiren Berlin yeraltı suç örgütüyle savaşmak ve kanunun gerçekte hangi tarafında olduklarına dair son kararı vermek zorundadır.

Doğu, hiçbir konuda başarılı olamayan genç bir adamdır. Kimse tarafından desteklenmeyen Doğu’nun hayali komedyen olmaktır. Doğu, hayatında pek de gülünecek bir şey olmasa da hayalini gerçekleştirmek için çabalar.

Sir Nicholas "Nicky" Winton (Johnny Flynn), genç bir Londralı borsacı, İkinci Dünya Savaşı'ndan önceki aylarda 669 çocuğu Nazilerden kurtardı.

Aralık 1938'de Prag’a giden Nicky, Almanya ve Avusturya’daki Nazi yükselişinden kaçan ailelerin zor koşullar altında, barınaksız, yiyeceksiz ve Nazi işgali tehdidi altında yaşadığını gördü. Bunun zamana karşı bir yarış olduğunu hemen anladı. Sınırlar kapanmadan önce, o ve ekibi kaç çocuğu kurtarabilecekti?

Tam 50 yıl sonra, 1988’de, artık Anthony Hopkins tarafından canlandırılan Nicky, İngiltere'ye götüremediği çocukların akıbetini düşünerek kendini suçlamaktadır. Daha fazlasını yapamadığı için vicdan azabı çekmektedir. Ancak, BBC’nin That’s Life! adlı televizyon programında, kurtardığı çocuklardan bazılarıyla - artık yetişkin olmuş halleriyle - beklenmedik bir şekilde karşılaşınca, içinde yıllardır taşıdığı suçluluk duygusuyla yüzleşmeye başlar.

Moana 2, cüretkar bir göreve yelken açan Moana’nın hikayesini konu ediyor. Kendini usta bir kaşif olarak kanıtlamaya çalışan Moana, atalarından beklenmedik bir çağrı alır.  Moana, atalarının yarım kalan arayışını tamamlamak için cüretkar bir göreve yelken açar. Cesur Moana, Okyanusya'nın uçsuz bucaksız denizlerine ve tehlikeli, çoktan unutulmuş sulara giderek daha önce deneyimlediği hiçbir maceraya benzemeyen bir maceraya atılır. Moana ile Maui, bu macerada üç yıl aradan sonra yeniden bir araya gelir.

Evden kaçan yetim bir genç kız, küçük erkek kardeşini aramak için tatlı ama gizemli bir robot ve eksantrik bir serseri ile ABD’nin batısına doğru tuhaf bir yolculuğa çıkar. Devasa savaş dronları, çökmekte olan toplumun diğer teknoloji çöpleriyle birlikte kırsala dağılmış hâldedir. Arabaları kıtanın ucuna doğru ilerledikçe pencereden dış dünya kendisini daha hızlı göstermeye başlar; sanki ufkun öte tarafında medeniyet kaçınılmaz olarak çökmeye başlamıştır.

Mickey 17, öldükten sonra klonunun üretilmesine izin veren bir işçi olarak çalışan Mickey'nin hikayesini konu ediyor. Bir keşif klonisi, buzul bir gezegen olan Niflheim’daki tehlikeli bir göreve Mickey isimli bir klonu gönderir. Mickey, ölse de yeniden klonlanabilmekte ve geçmişte olanların büyük kısmını hatırlayabilmektedir. Bir görev sırasında Mickey 17’nin kaza geçirerek öldüğü düşünülür ve bu nedenle yeni bir Mickey klonu aktif edilir. Ancak Mickey 17 hayattadır. Bu durum üzerine Mickey 17 ve yeni klonu arasında büyük bir mücadele başlar.

Mümtaz’ın hayatında hiçbir şey yolunda gitmemektedir. Yine böyle bir günde onun yolu Derya ile kesişir. Dahil oldukları büyük bir kaza, Derya ile Mümtaz’ın hayatını geri dönüşü olmayacak bir şekilde değiştirir. Mümtaz ile Derya aile olabilmenin zorlukları ve sonsuz aşkın sınırlarıyla mücadele etmek zorunda kalır