Suç Filmleri

Dixie'nin kalbinin derinliklerinde, bağımlılığın tahribatıyla mücadele eden küçük bir kasabada, yerel bir şerif, çaresiz aile babası Shelby ve pervasız erkek kardeşinin bir fabrikayı soyduğu sırada huzuru korumaya çalışır. Ancak sözde kolay soygun, New Orleans mafyasının intikam peşindeki uygulayıcısı Clayton Minor'u uyararak şiddetli bir hal alır ve Shelby'nin karısı ve kızını tehdit eder.

Abel, 60 yaşındaki annesinin hapishanede mahkûm bir adamla evlenmeye karar verdiğini öğrendiğinde kızar, endişelenir ve annesini korumak amacıyla elinden geleni yapmaya karar verir. Fakat yeni üvey babası Michel ile tanıştığında hayata ve gerçeklere bakışını değiştirmesi gerektiğini anlar.

Zamanında yapmış olduğu hata nedeniyle gözden düşmüş bir polise dönüşen Frank Penny, görevdeki son zamanlarını polislik yaparak geçirir. Telsizde duyduğu ihbara seyirci kalamayan Penny, çok geçmeden küçük bir kızı kaçıran kişiyi vurduğunu fark edecek, sonrasında ise kızı ölmeden vaktinde kurtarabilmek için zamana karşı yarışacaktır.

Casablanca'nın banliyölerinde yaşayan bir baba ve oğul, yerel bir çete için ufak tefek suçlarla geçinirler. Bir kaçırma olayı ters gittiğinde, cesetten kurtulmanın bir yolunu bulmaları gerekir. Uzun bir gecede sıkışıp kalmışlardır ve onları neyin beklediğinden habersizdirler.

1969 yılında Paris'te Richard Lenoir Bulvarı'nda iki eczacıyı öldürmekle suçlanan aşırı solcu aktivist Pierre Goldman'ın tartışmalı davası ele alınıyor.Dünya prömiyerini Cannes Film Festivali'nde yapan bu etkileyici filmin başrolünde bulunan Arieh Worthalter güçlü oyunculuğuyla adından söz ettiriyor.

Jack, iyi bir hayata sahip olan bir adamdır. Mükemmel bir eşe ve gizli bir polis olarak rüya gibi bir işe sahip olan Jack’in işine olan bağlılığı bir süre sonra evliliğinin olumsuz etkilenmesine neden olur. Sürekli stres ve tehlikeyle karşı karşıya kalan Jack, görevi gereği kriminal uyuşturucu dünyasının derinliklerine dalar. Japon bir suç örgütü, sokakları ‘reaver’ adlı bir uyuşturucu maddeyle doldurduğunda Jack ve ortağı Dave onları durdurmak için harekete geçer. Ancak işler ters gittiğinde Jack tehlikeli yeni narkotikle uyuşturulur.

Sing, serseri mizaçlı, hayatı boyunca hep ezilen fakir bir gençtir. Balta çetesine girerek herşeyi değiştiriceğine inanır. 1940'ların başlarında Balta çetesi her yeri ele geçirmiştir ve geriye tek bir mahalle kalmıştır ama bu mahalle Balta çetesi için sonun başlangıcıdır. Sing'in içindeki iyilik kötülük savaşı, çocukluk aşkı ve büyük gücün keşfi, Kung Fu'yla birleşecek ve geriye kalan son mahalle büyük bir Kung Fu mücadelesine sahne olacaktır.

Polonya'nın Tricity sahilinde genç bir kızın cesedinin bulunmasının ardından savcı, kurbanın annesiyle birlikte gerçeği bulmak için hırslı bir arayışa girer.

Dedektif ve adli psikolog Dr. Alex Cross yeğeninin birden ortadan kaybolması üzerine araştırmayı üstlenir. Yerel kanun güçlerinin tepkilerine aldırmadan kendi yöntemleriyle olayı araştırmaya başlayan Cross olayın tek kurbanının olmadığını ve altında aynı imza olan 7 kaybolma olayının olduğunu ortaya çıkartır. Bu takipte ona şüpheliyle karşılaşmış olan genç doktor Kate McTiernan yardımcı olur. Kaybolan kızı bulmak ve olayın arkasındaki gerçeği öğrenmek için zamana karşı bir yarış başlar.

Çin gizli servisinin bir mensubu, özel görevle Paris'e gönderilir. Burada, cinayeti de içeren bir dizi karmaşık olayla karşılaşır. Kahramandan ziyade anti-kahramana yakın bir portre çizen adamımız, bir sır yumağını çözmek yolunda Paris'in altını üstüne getirecektir. Filmde, çocuğunu arayan Nebraskalı bir kadın rolünde karşımıza çıkan Bridget Fonda'dan tutun da, Paris'i bir fon olarak kullanmaktan öte amaç gütmeyen sahnelerine kadar herşey, ayağı yere basan bir senaryonun gerektirdiklerine alabildiğine uzak. Diyebiliriz ki senarist ve yapımcı kimliğiyle filme damgasını vuran Luc Besson, Jet Li'li güzel dövüş koreografileri dışında pek bir şeye aldırmadan, kung-fu motiflerinin olabildiğince çoğunu içeren bir film çekmiş... Çok aksiyon, çok Paris, çok abartı...

HEPSİNİ ÖLDÜR'de yaşananlardan yedi yıl sonra emekli ajan Phillip (Jean-Claude Van Damme) ve uzun süredir kayıp olan kızı Vanessa, İtalya'da gözden uzak, huzurlu bir hayat sürmektedir. Bir önceki hedefin intikam ateşiyle yanan erkek kardeşi Vlad tarafından yerleri saptanınca, onun acımasız ordusundan kurtulmak için her şeyi yapmak zorunda kalırlar. Kaçan, sayıca az olan ve hayatları için savaşan baba kız, kendilerini ve bir zamanlar Phillip'in evim dediği köyü kurtarmak için güçlerini birleştirirler. Phillip ve Vanessa, Vlad'ın adamlarını alt etmek ve tehlikeye attıkları masum insanları kurtarmak için son kurşun atılana kadar işlerinin bitmeyeceğinin farkındadır.

Maskeli bir seri katilin saldırısından sağ kurtulan acımasız avukat Akira Ninomiya, intikam yoluna çıkar. Akira, saldırının etkisini üzerinden atamaz ve hayatındaki her şey tepetaklak olur. Bu travma, onu adaletin peşinde koşan sıradan bir avukat olmaktan çıkarıp, daha kişisel ve karanlık bir yola sürükler. Tüm yaşamını bu maskeli katili bulmaya ve ona hak ettiği cezayı vermeye adar. Kendisi için artık her şey, adaletin ötesinde, kişisel bir mesele haline gelmiştir. Akira, katilin izini sürerken, bu süreçte birçok tehlikeyle de yüzleşmek zorunda kalır. Filmin ilerleyen bölümlerinde, Akira'nın hem fiziksel hem de psikolojik dayanıklılığı sınanır. Film, gerilim ve dram öğeleriyle dolu, izleyiciyi sürekli olarak merak içinde bırakan sürükleyici bir hikaye sunuyor. Akira'nın bu intikam dolu yolculuğunda neler yaşayacağını görmek için filmi kaçırmayın!

Amcasını öldüren 3 suçludan intikam almaya karar veren Charles-Ingvar Jonsson’un aksiyon dolu hikayesi…

Alabama'da bir cezaevi görevlisi, cinayetten yargılanmayı bekleyen bir adama aşık olur ve onun kaçmasına yardım etmek için her şeyi riske atar.

Yönetmen Charles Ferguson, İç İşler ile, hâlâ dünyayı kasıp kavurmakta olan 2008 ekonomik krizinin perde arkasındaki akıl almaz gerçekleri ilk defa gözler önüne seren bir filme imza atıyor. Faturası 20 trilyon doları aşan kriz, milyonlarca insanı evsiz ve işsiz bırakarak mağdur etti. Film, derinlemesine araştırmaların yanı sıra finans dünyasının önemli isimleriyle, politikacılarla ve gazetecilerle yapılan dudak uçuklatıcı röportajlar üzerinden arsız bir endüstrinin gelişimini takip ediyor. Aynı zamanda da siyasetin, düzenlemelerin ve akademinin yozlaşmasıyla sonuçlanan yıkıcı ilişkiler ağını açığa çıkarıyor. Matt Damon tarafından seslendirilen film yalnızca ABD ile sınırlı kalmıyor, İzlanda, İngiltere, Fransa, Singapur ve Çin'e de giderek, her birimizin hayatını etkilemekte olan yoz ve açgözlü sistemin resmini bir bütün olarak çiziyor. Bu, olayları parça parça gazetelerde okumaktan çok farklı bir his; uyandırıyor, sarsıyor.

Bu gerçek suç belgeselinde 1990'larda Seattle'da karizmatik bir asi, âdeta filmlerden fırlamış bir dizi benzersiz banka soygunu gerçekleştirir.

1964 yılında geçen  Şu Tarafa Gitti, gerçek bir suç öyküsüne dayanan ve yol arkadaşlığı filmlerine çarpık bir yorum getiren bir gerilim filmi. Film, 19 yaşındaki seri katil Boby'nin (Jacob Elordi) Route 66'nın ıssız bir yerinde ünlü hayvan bakıcısı Jim'in (Zachary Quinto) arabasına binmesini konu alıyor. Jim yanında paha biçilmez kargosu olan şempanzesi Amerikan televizyonlarının sevgilisi Spanky'yi de taşıyor. Bobby ve Jim arasındaki gerilim arttıkça ve ateşli kişilikleri birbirine girdikçe, yol daha da tehlikeli bir hal alıyor.

Eşinin kurban gittiği cinayette şüpheli olarak soruşturulan bir kadın, zorlu evliliklerine dair ayrıntıları açıkladıkça gerçek giderek belirsizleşir.

Cinayet dedektifi Ray Archer ve ortağı suç profili uzmanı Wil Ruiney, şehrin en bilinen seri katillerinden birini yakalamakla görevlendirilir. Katil, bir çocuk oyunu olan 'adam asmacayı' temel alarak insanları katletmektedir. Archer ve Ruiney, dünyanın karmaşık kapılarını aralayarak katilin izini bulmaya çalışacaklardır. Bir gazeteci ise dedektifleri takip ederek suç serisi hakkında haber yapmaya çalışır.

Marcus şehrin karanlığına kendisini kaptırmış ve yolunu şaşırmış bir adamdır. Hayatını düşkünlere uyuşturucu satarak ve suç işleyerek kazanmakta ve suç sayesinde yaşamaktadır. Bir gün artık bu hayatın sonunun gelmesi gerektiğini fark eder. Onu bu bataklıktan çıkaracak olan yegane uğraşı ise rap müziktir. Marcus, rap müziğe sarılarak kurtulmaya çalışacaktır.

Eski bir suçlu, Brooklyn'deki bir İsrail suç örgütüne katılır.

Sergio, kumar sorunu nedeniyle başarısız olan evliliğini kurtarmaya ve ailesini kaybetmemeye çalışmaktadır. Pablo ulusal bir polis memurudur. Pablo'nun 6 yaşındaki oğlunun ciddi bir kalp rahatsızlığı vardır ve organ nakli listesinde yer alıyordur. Bu iki ailenin yolları hiç beklenmedik şekillerde kesişir. Sergio ailesiyle barışma şansı yakalasa da kumardan vazgeçememiştir. Son oyunu oynamaya karar vererek karısının parasını çalacaktır. Fakat kumarhane soygununda işler tamamen ters gider. Oğlunun kalp nakli beklediği esnada Pablo bu soygunu önlemekle görevlendirilir. Fakat kişisel problemleri ve endişeleri onun görevine odaklanmasına engel olur. Sergio ile Pablo'yu bir araya getiren bu soygun, onların yaşamlarında yeni kararlar almalarına sebep olur...

Şilili yazar María Carolina Geel'in sevgilisini öldürmesine ilişkin dava, çekingen adli sekreter Mercedes'in üzerinde derin bir etki bırakır ve iki kadının yakınlaşmasına yol açar.

Kurnazlık yaparak bir para aklama planına dâhil olan bir vale, hızlı para akışı ve hızlı arabaların dünyasına hızlıca dalar ve sonunda çakılıp kalır.