Romantik Filmleri

Noel Arifesi arifesinde Marlyebone Garında vedalaşan Hayley ve James, Noel'i ayrı geçiremeyeceklerini fark ederek birbirlerine sürpriz yapmak için habersiz bir şekilde tren değiştirirler. Kar yağışıyla birlikte Noel'de birbirlerinin ailelerinin yanında mahsur kalacakları gerçeğini fark ederler. Aşkları, en büyük sırlarının ortaya dökülmeye başlamasıyla birlikte ayakta kalabilecek mi?

Bunun ardından Melvin’in tanıtım programında Georgia’nın konuşulmasıyla birlikte Lisa, Melvin ile Georgia’nın eskiden sevgili olduğunu öğrenir. Melvin’in bu durumu kendisine söylememesi nedeniyle ona fazlasıyla öfkelenen Lisa, her ne kadar Melvin’in ona karşı bir şey hissetmediğini söylediğine inansa da; kısa süre sonra gerçekle yüzleşmek zorunda kalacaktır. Çünkü bir konser sırasında Georgia, Melvin’e attığı bir bakışla birlikte herkese ona halen daha aşık olduğunu göstermiştir. Bunun ardından Georgia ve Lisa’nın arası, gergin bir hal alacaktır

90 dakika boyunca bizlere tatlı bir yılbaşı hikayesi anlatacak olan I Believe In Santa, tesadüf eseri tanışmış olup, birbirlerinden hoşlanmaya başlayan Tom ve Lisa'nın birbirleriyle anlaşma ve birbirlerinden hoşlanması ile hikâye zincirini başlatıyor. Tom ile tam beş ay boyunca mutlu mu mutlu bir ilişki sürdürecek olan Lisa, Noel'den ve Noel Baba’dan nefret etmektedir. Ancak Noel Baba’yı sevmeyen ve Noel kutlamalarına karşı olan Lisa’nın aksine Lisa’nın sevdiği adam olan Tom, çocukluğundan beri Noel Baba’ya hayrandır ve Noel babanın gerçek olduğuna inanmaktadır. Onun evinde Noel babaya ait birçok süsleme ve dekorasyon malzemesi bulunur. 
Lisa tam hayallerinin erkeğiyle tanıştığını düşünüyor iken nefret ettiği Noel Baba’ya inanıyor olan ve çok sevdiği Tom, onu deyim yerindeyse ters köşe yapacaktır. Lisa'nın yapacağı seçim belki de onun hayatını etkileyecektir. Filmde bizlere vurgulanmak istenen ise insanların tercihlerine ve inançlarına her daim saygı göstermemiz ve söz konusu kişi, sevdiğimiz biri ise duruma adapte olup onun mutluluğunu göz etmemiz gerektiğidir. Yapım gerek kendine konu aldığı Noel teması, gerek ise içinde barındırdığı sıcacık aşk hikayesi ile kalplerinizi ısıtmaya hazırlanıyor diyebiliriz.

Noel'de çocukluğunun evini temizleyen bir romancı, biyolojik annesini arayan bir kadınla tanışır. Eski bir günlük geçmişlerinin ve kalplerinin kilidini açacak mı?

Cana yakın ve yetenekli bir mazlum, Noel'den hemen önce sıcakkanlı küçük bir kasabada minibüsü bozulunca müzikal hayallerinin peşinden koşmaktan bir an için uzaklaştırılır.

Stanley Ipkiss, iyi yürekli bir banka memurudur. Bir gün bulduğu antika bir maskeyi takar ve inanılmaz güçlere sahip bir yaratığa dönüşür. Halk arasında Maske diye tanınan kahramanımız, yanlışlıkla Dorian Tyrel adlı bir mafya liderinin hedefi haline gelir.

Bhop, başka bir hayatta âşık olduğu kadının hayalini kurmakta ve onu tekrar bulacağına inanmaktadır. Ancak zamanda yolculuk eden gizemli bir adam, tüm planlarını altüst eder.

Kocasına artık âşık olmadığını fark eden Leydi Chatterley, mülklerinde bekçilik yapan adamla tutku dolu bir ilişki yaşamaya başlar. D.H. Lawrence'ın romanından uyarlandı.

Kuzey Carolia'daki küçük bir kasaba olan Barkley Cove'da 'bataklık kızı' hakkında çılgınca söylentiler çıkar. On yaşında ailesinin terk etmesinin ardından bataklıkta yaşamayı öğrenmek zorunda kalan Kya, hakkında söylendiği gibi vahşi bir kız değildir. Onun hayatı, kendisine okuma yazma öğreten ve onu şiirle tanıştıran Tate ile tanışmasıyla sonsuza dek değişir. Ancak çok geçmeden Tate onu terk eder. Aradan geçen onca zaman sonra Kya, Tate'in ölümünün baş şüphelisi olarak görülür.

Tarihle 8 Mayıs 1945 gününü gösterdiğinde tüm Brintanya halkı, II. Dünya Savaşı’nın bitişini kutlamaktadır. Zaferle sonuçlanan ancak yıllar boyunca birçok şeye mal olan bu savaşın bitişi, başta halk olmak üzere krallıktaki herkesin o gece doyasıya eğlenmesine neden olacaktır. Altı yıl boyunca süren bu savaşın en çok etkilediği kişilerden biri ise hiç şüphesiz ki o yıllarda bir genç olan Prenses Elizabeth (Sarah Gordon) olacaktır.
8 Mayıs gecesi annesi Kraliçe Elizabeth (Emily Watson) ve babası Kral George (Rupert Everett) tarafından yapılacak halka seslenişe davet edilse de Prenses Elizabeth’in o gece için çok daha farklı planları vardır. En yakın arkadaşı Prenses Margaret’i de yanına alan Elizabeth, o gece halktan sıradan bir kişiymiş gibi şehirdeki gece hayatına karışacaktır.

Sam Mendes, bu kez sinemanın büyüsüyle iç içe bir aşk hikâyesini beyazperdeye taşıyor. Usta sinemacının senaryosunu kaleme alıp yönetmenliğini üstlendiği yeni filmi Empire of Light, 1980'lerin başında İngiltere'nin bir sahil kasabasındaki eski bir sinema salonunu merkezinde olduğu bir aşk hikâyesini anlatıyor. Film, günümüzde benzerine rastlanmayan nostaljik bir sinema salonu olan The Empire’ı mesken tutuyor. Olivia Colman tarafından canlandırılan Hilary karakteri, her sabah salonu açan ve iç karartıcı bir rutinin içine hapsolmuş bir salon görevlisi. Michael Ward ise ekibe yeni katılan Stephen isimli, hevesli bir genci canlandırıyor. İki karakter arasında kurulan beklenmedik bağ, toplum baskıları ve kişisel travmalar ışığında geleceği parlak gözükmeyen bir aşka evriliyor.

Geleceği görebilen Javier, nihayet hayatının aşkının kim olduğunu öğrenir. Ancak bir sorun vardır: Hayatının aşkı, en yakın arkadaşının sevgilisidir.

Noel filmlerini yöneterek ünlenen Jessica gelecek Vadeden biridir. Ancak çalıştığı firmanın yöneticisi yönettiği son filmi durdurmakla tehdit ettiğinde her şey karmaşık hale gelir…

Sarah Jo, annesi ve kız kardeşiyle Hollywood'un kenar mahallelerinde yaşayan 26 yaşında saf bir gençtir. O sadece görülmek istiyor. Eski işvereniyle bir ilişki yaşamaya başlayınca kendini cinsellik, kayıp ve güç üzerine bir eğitimin içine sokar.

Uyandığında hayatının aşkından ayrılık mesajı alan sinema yıldızı London Ransom'ın dünyası başına yıkılır. Üstelik bu mesaj olabilecek en aksi zamanda gelmiştir çünkü aynı günün ilerleyen saatlerinde London kariyerinin en önemli toplantısına gidecektir. Kargaşacı ev arkadaşlarının ve hiç hesapta olmayan çılgınlıkların da eklenmesiyle London'ın günü gitgide kötüleşir. En sonundaysa gerçek aşkının peşinden gitmek ile büyük çaplı bir filmde hayatını değiştirecek başrol arasında seçim yapmak zorunda kalır.

Grinin Elli Tonu (Fifty Shades of Grey), E. L. James'in çok satan romanından uyarlanan ve 2015 yılında vizyona giren bir romantik drama filmidir. Yönetmenliğini Sam Taylor-Johnson yapmış, başrollerde ise Dakota Johnson (Anastasia Steele) ve Jamie Dornan (Christian Grey) yer almıştır.  Film, üniversite öğrencisi Anastasia Steele'in, başarılı ve gizemli bir iş adamı olan Christian Grey ile tanışmasıyla başlar. Anastasia, Christian'ın çekici ve etkileyici tavrına kapılır. Fakat zamanla, Christian'ın sıradışı ve karanlık arzularının farkına varır. İlişkileri, romantizmin sınırlarını zorlayan bir şekilde ilerlerken Anastasia, Christian'ın kendine özgü yaşam tarzını ve geçmişini anlamaya çalışır.

Guy çoğu işte pek de becerikli olmayan bir gençtir. Genel olarak hiçbir şeyi düzgün bir şekilde yerine getiremiyordur genç çocuk. Bu durum Guy’ın özgüvensiz de bir çocuk olmasına neden oluyordur. June ise Guy’ın tam tersi karakterde birisidir. June oldukça özgüvenli bir kızdır. İnsanlarla, özellikle de erkeklerle konuşurken hiç de sorun yaşamıyordur. Durum böyle olunca June’a karşı erkeklerden de çok fazla talep oluyordur. Genç kızdan hoşlanan çok fazla kişi vardır. İşte Guy’da onlardan birisidir.

Downton Abbey filminin devamı, yeni bir dönemi anlatmak üzere geliyor izleyicinin karşısına. Downton Malikanesi’nde yaşananların devamını merakla bekleyenler, bu bölümde de bir düğüne katılan Crawley Ailesi’nin ve personelinin maceralarına tanık oluyor. Bunun dışında Güney Fransa’ya yapılan bir yolculuk ile bir sessiz film çekmek üzere Malikane’ye konuk olan bir film ekibi ve yanındaki yıldızların hikayesi izleyiciyle buluşuyor. Ödüllü yönetmen Julian Fellowes, ilk bölümde yer alan oyuncu kadrosunu korumakla kalmayıp sürpriz yeni oyuncularla zenginleştirmiş. Bu bölümde de izleyici eğlence, mizah, sevinç ve üzüntü gözyaşları ile yeni başlangıçlarla bezenmiş zengin hikayeler bekliyor.

Film, Altın Küre'de kazandığı 8 adaylıktan 3'ünde ödüle uzanan, 1 özel BAFTA ve 15 Emmy ödülüne sahip olan aynı adlı dizinin beyaz perde uyarlaması olup, 20. yüzyılın başlarında İngiliz kırsalında büyük bir mülkün varlıklı sahipleri olan Crawley ailesinin King George V ve Queen Mary’nin ziyaretlerine hazırlanmaları ile gelişen bir dizi olayı konu almaktadır.

Bir aldatmacanın kurbanı olan çaresiz bir adam, önemli bir yatırımcı için lüks bir destinasyon düğünü planlamaya çalışırken saat başı yarışır.

Mutsuz bir kadın olan Zeynep, planladığı gibi gitmeyen hayatından uzaklaşmaya karar verir ve vefat eden annesinin uzun zaman önce bir ev satın aldığı Hırvatistan’daki bir adaya gider. Tek amacı biraz huzur bulmak ve rahatlamaktır, ancak aynı evde yaşayan Josip’i hesaba katmamıştır.

Kısa bir süre önce Chicago Üniversitesi'nden mezun olan Wren Butler, ey yakın arkadaşı Lily ile Bali’ye gider. Burada yaşayan bir adamla tanışan Lily, ani bir evlilik kararı alır. Bunun üzerine Lily’nin ebeveynleri, kendilerinin 25 yıl önce yaptığı hayatı çocuklarının yapmasını engellemek için harekete geçer. Bu sırada düğün hazırlıkları için Bali’de kalan Wren de hayatının aşkı ile karşılaşır.

Malta’da, yıllardır süren bir geleneğe göre eğer bir ağabey rahip olursa; bu ağabeyin kız kardeşi de hayatını kiliseye adamalıdır. Bu geleneğin süregeldiği Malta’da yaşayan bir kadın olan Carmen (Natascha McElhone)’in ağabeyi, Carmen henüz genç bir kızken yerel bir kilisenin rahibi olmuş ve Carmen o yaşına rağmen hayatını kiliseye adamak zorunda kalmıştır. Her ne kadar ağabeyi kendisine baksa da aslında farkında olmadan burada bir esir hayatı yaşayan Carmen, bunu aradan geçen onlarca yılın ardından fark edecektir.
Şimdilerde 50’li yaşlarına gelen Carmen, günün birinde ağabeyinin hayatını kaybetmesiyle birlikte içinde bulunduğu bu esaret hayatının farkına varmış ve bu hayattan tamamen kurtulmaya karar vermiştir. Bunca yıldır yapabileceği ancak yapmadığı şeylerin pişmanlığıyla yaşayan Carmen, her ne kadar yaşı artık ilerlemiş olsa da; kendisinin de bir hayata sahip olduğunu fark edecektir. O günün ardından yıllardır görev aldığı kiliseyi terk eden Carmen, kendisini keşfedeceği umut dolu bir yolculuğa çıkacak ve bu yolculukta kaybettiği yılları telafi etmeye çalışacaktır.

Evliliğinde tutkuyu yitiren bir gazeteci, mesafeli ancak sevgi dolu eşi ile hayatına yeniden giren, kendisinden yaşça küçük eski erkek arkadaşı arasında bir seçim yapmalıdır.