Korku Filmleri

Korku klasiği The Omen'in komedi olduğunu düşünsenize! İlk okuyuşta tuhaf bir fikir gibi gelebilir ancak Netflix yapımcıları bunu düşünüp üstüne bir de çekmişler! Başrollerinde Adam Scott ve Evangeline Lilly'nin yer aldığı Little Evil, Netflix'in yeni korku komedi projesi olarak dikkat çekiyor. Tucker & Dale vs. Evil filminin yönetmeni Eli Craig tarafından yazılıp yönetilen Little Evil, The Omen başta olmak üzere şeytanlı korku filmlerini makaraya alan eğlenceli bir yapım!

Gemma, yakın zamanda yetim kalmış olan yeğeni Cady'e destek olması ve arkadaşlık etmesi için bir robot tasarlar. Ancak küçük kız ile duygusal olarak bağ kurmaya programlanmış insansı robot, programlaması fazla iyi işlediği için yeni arkadaşı konusunda aşırı korumacı bir hale gelir. Bu korkutucu bağlanma durumu pek çok tehlikeyi de beraberinde getirir.

Laura, yedi yaşındaki küçük oğlu Cody ile birlikte kendisine kötü davranan, şiddete meyilli eski kocasından kaçıp, göl kıyısındaki cennet gibi, pastoral ve uzak bir çiftlik evinde yeni bir hayata alışmaya çalışmaktadır. Hâlâ yaşamış oldukları sarsıcı travmanın etkisinden kurtulamayan anne ile oğlu, çok geçmeden yeni sığınaklarında uğraşmaları gereken daha büyük ve korkunç bir tehdit altında olduklarını keşfederler.

1800’lerin sonunda geçen “Eight for Silver”, John McBride (Boyd Holbrook) isimli bir patoloğa odaklanıyor. Patolog, ormanda ölü bulunan 14 yaşındaki bir çocuğun bir adam tarafından mı yoksa bir canavar tarafından mı öldürüldüğüne karar vermekle görevlendirilir. Haberi duyan Seamus Laurent (Alistair Petrie) ve eşi Isabelle (Kelly Reilly), patoloğu evlerinde misafir etmeye karar verir. Çift, ölen çocuğun arkadaşı olan oğullarının da iki haftadır kayıp olduğunu John ile paylaşır. Çılgına dönen ve kızının da kaybolmasından korkan Isabelle, John’un gelişiyle bir nebze rahatlar. John ise gizemi çözmeden önce karanlık geçmişindeki korkularla yüzleşmelidir.

1969 yılının yazında, dört arkadaş şık bir evde toplanır. Dışarda bekleyen davetsiz misafirlerden habersiz dört arkadaşın gecesi, dehşet dolu bir hayatta kalma mücadelesine dönüşecektir.

Eric ve Andrew, evlatlık kızlarıyla Wen ile birlikte New Hampshire kırsalındaki ücra bir kulübede tatile çıkar. Onların hayatı, silahlı dört yabancı tarafından rehin alınmalarıyla bambaşka bir hal alır. Aileden, kıyametin önlenmesi için zorlu bir seçim yapması istenir. Dış dünya ile bağlantıları olmayana aile üyeleri, her şeylerini kaybetmeden önce zor bir karar vermek zorundadır.

Elektrik kesintisi sırasında iki yabancı korkunç hikayeler anlatır. Fred ve Fanny kendilerini hikayelerine ne kadar adarlarsa, bir Catskills kulübesinin karanlığında o kadar çok hikaye hayat buluyor. Gerçekliğin dehşeti, Fred nihai korkusuyla yüzleştiğinde ortaya çıkar: Fanny daha iyi hikaye anlatıcıdır.

Hikaye İran-Irak savaşı sırasında Tahran’da geçiyor. Shideh, kocası zorunlu görev için başka bir şehre gönderildiğinde, devam eden bombardımanların yol açtığı tehlikeye rağmen kızıyla birlikte evlerinde kalmakta ısrar eder. Fakat insanların birer birer terk ettikleri apartmanda yalnız kalan anneyle kızı sadece savaş uçakları değil, bir hayalet de tehdit etmeye başlar.

Köpek balığı gerilim filminde Fin Shepard ve arkadaşları Santa Monica sahilini kopek balığı çeken fırtınalardan kurtarmak için mücadele ederler. Çekimleri video kaydı şeklinde olan filmde gerçekçilik bu şekilde seyirciye aktarılmak isteniyor. Çizgi romanlardan veya hikayelerden sinemaya aktarılan filmler tarzında gerçekten yaşanmış bir olaydan aktarılmış bir televizyon filmi. Santa Monica sahillerinde meydana gelen yaklaşık olarak 250 km hıza sahip kasırgalar, doğanın dengesinin ne kadar bozulduğunun bir işaretidir. Fırtına denizdeki her canlıyı sahile çekmektedir. Özellikle dev köpek balıklarının sahillere gelmesi ve gökyüzünde oradan oraya uçması oldukça tehlikeli anlar yaşanmasına yol açar.

Bir grup ortaokul öğrencisi, bir Spirit Halloween mağazasının perili olduğunu ve geceyi atlatması gerektiğini keşfeder.

Ölümcül bir araba kazasının ardından uyanan Sam, onu terk etmeye hiç niyeti olmayan gizemli ve uğursuz güçler tarafından terk edilmiş bir hastanede kapana kısıldığını keşfeder...

1969'da genç Jud Crandall, memleketi Ludlow, Maine'i geride bırakma hayalleri kurar. Ancak çok geçmeden içinde saklı uğursuz sırları keşfeder ve onu sonsuza kadar Ludlow'a bağlı tutacak karanlık bir aile geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalır. Bir araya gelen Jud ve çocukluk arkadaşları, Ludlow'u kuruluşundan bu yana etkisi altına alan ve ortaya çıkarıldığında yoluna çıkan her şeyi yok etme gücüne sahip olan kadim bir kötülüğe karşı savaşmak zorundadır.

Bir kadın ve genel olarak memnuniyetsiz olan kocasına, harap bir halde bulunan bir şato miras kalır. Bu beklenmedik mirasla birlikte, çift hayatlarında yeni bir döneme adım atar. Yıkık şatoyu devraldıktan sonra, merak ve keşif dolu bir maceraya atılmaya karar verirler. İlk başta, şato eski görkemli günlerinden çok uzak bir halde bulunmaktadır. Çiftin merakı ve kararlılığı onları bu ortamda bir gece geçirmeye yönlendirir. Ancak, gece ilerledikçe, çift etraflarında zamanın ve gerçekliğin değiştiğini fark etmeye başlar. İçerideki atmosfer gizemli bir şekilde dönüşmeye başlar ve zamanda geriye veya ileriye doğru sıçramalar yaşanır. Bu şato ikiliye neler yaşatacak dersiniz?

Madrid, İspanya, 1998. Paranormal olayları araştıran üç orta yaşlı kadın Gloria, Paz ve Sagrario'nun pek çok kaynağı ve becerisi, liderleri Peder Pilón'un tatsız bir karşılaşma yaşamasıyla teste tabi tutulur.

Travma geçirmiş eski bir savaş pilotu, savaş sonrası Japonyası'nda kıyılara saldıran nükleer destekli dev canavarı püskürtmek için sivil vatandaşların verdiği mücadeleye katılır.

16 yaşındaki Matt kendi iyiliği için biraz fazla iyi biridir ve görüşmediği ağabeyi Deco'nun bir vampire dönüştüğünü öğrendiğinde bir ikilemle karşı karşıya kalır: kanlı kardeşine yardım etmek için kendi hayatını riske atacak mı? yoksa enfeksiyonu daha fazla yaymadan önce ona kazık mı atacak?

Bir amigo timi, Cadılar Bayramı haftasonunda terk edilmiş bir okulda rutin işlerini yaparken, kimliği belirsiz bir katil tarafından teker teker avlanırlar.

Kendini şiddetli bir canavar saldırısının kurbanı bulan Jane, onu öldürmeye çalışan canavarı avlamak için kanunsuz bir kampanya başlatır. Jane'in çabaları yoğunlaşır, ancak rahatsız edici uyuşturucu kullanımı ve akıl hastalığı geçmişi su yüzüne çıkar ve ailesinin, topluluğunun ve yetkililerin onun anlattıklarının gerçekliğini sorgulamasına neden olur. Aniden kavgasında yalnız kalan Jane, saldırıyla ilgili kendi hafızasından şüphe etmeye başlar... Monster'ın var olup olmadığından şüphe etmeye başlar.

Kısa süre önce yaşadığı savaşın travmalarından kurtulmayı başaramayan bir asker, her ne kadar çabalasa da bir türlü geçmişinden kaçamamıştır. Şimdilerde savaşa bağlı olarak Posttravmatik Stres Bozukluğu’ndan muzdarip olan bu asker, günün birinde hastalara psikolojik tedavi uygulayan özel bir tesise gider. Burada birbirinden iyi doktorlardan tedavi almaya başlamış olan bu adama bakma görevi, tesiste çalışan ihtiyar bir adama düşmüştür. Ancak git gide bozulan psikolojisi nedeniyle doğruyu ve yanlışı, gerçeği ve hayali ayırt etme konusunda problemler yaşayan bu eski asker; kendisine bakan ihtiyar adamı öldürdüğünü düşünmeye başlar. Gün geçtikçe aklını daha da yitirmeye başlayan asker, kendisine bakan ihtiyar adamı gerçekten öldürmüş müdür?

18. yüzyılın başlarında, haritacı Jonathan Green, Doğu Avrupa'dan bilimsel bir yolculuk üstlenir. Kendini küçük bir kasabada bulur. Sis onu bu lanetli yere getiren şanssızlıktır. Burada yaşayan insanlar daha önce gördüğü gezgin insanlara benzemez. Düştüğü kasabada yaşayan köylüler, kazdıkları yerden ruh çağırarak kendilerini -naif bir inançla- bu dünyanın dışına atar...

Yemeğe meraklı insanların bir araya geldiği ancak yemek yapmadıkları bir kurum olan Sonic Catering Enstitü’sündeki insanlar, yemek yapma müziği üretmeye çalışmaktadır. Bu enstitünün bir ay boyunca yemek yapma müziğini üretmeye çalışan sanat topluluklarına ev sahipliği yapacağı sürede insanlar, doğru yemek için doğru müziği bulmaya ve en sonunda da enstitüde başarılı bir şekilde sahne almaya çalışmaktadır. Enstitünün müdiresi oan Jan Stevens (Gwendoline Christie)’in buradaki görevi, bir ay boyunca misafir ettiği sanatçıların rahat bir şekilde burada kalabilmelerini ayarlamaktır.
Enstitünün bu ayki ekibi yine mükemmel müziği bulabilmek için bir araya gelmişken, kısa süre sonra beklenmedik olayların patlak vermesiyle birlikte her şey birbirine karşışacaktır. Çünkü ekibin lideri olan Elle, hiçbir şekilde ödün vermeden kendi yaratıcılığıyla bir şeyler yapmaya çalışırken; onun sanata karşı olan bu anlayışının ekibin diğer üyeleri tarafından onay almamasıyla birlikte enstitünün içerisinde bulan herkes kendilerin son derece gergin bir ortamın içerisinde bulacaktır. Ve bu ortam, beraberinde birtakım sanatsal intikam duygularını ve sindirim bozukluklarını da getirecektir.

Çok çabuk korkan, pimpirikli bir hemşire, gizli sırlarla dolu bir evde yaşayan bir korku romanı yazarının hasta bakıcılığını üstlenir.

Bebekleri ana karnındayken yaşamını yitiren Kate ve John büyük bir travma yaşamışlardır. Hayatları perişan olan çift bir çıkış yolu bulmak zorundadırlar. Bu elim olay hem evliliklerini hem de Kate'in kırılgan ruh halini olumsuz yönde etkilemiştir çünkü Kate, kabusların ve geçmişinden gelen şeytani ruhların pençesindedir. Yaşamlarını olağan hale sokmaya çalışan çift bir çocuk daha evlat edinmeye karar verir. Gerek John gerek Kate yöredeki bir yetimhanede Esther adındaki "küçük bir kıza" adeta çekildiklerini hissederler. Ama Esther'in büyük sırları vardır. Ailesinin güvenliğinden endişe eden Kate, John'a ve diğerlerine Esther'ın sevimli maskesinin ardındaki yüzünü göstermeye çalışır. Ama uyarılarına kulak asılmaz ve belki de herkes için çok geç olana dek bu durum devam eder.

Bir bakıcı, 50 yaşında, 10 yaşındaki bir kız çocuğuna bakmak için işe alınmıştır. En önemli görevi, günde birkaç kez değiştirilmesi gereken buzdan yapılmış protez dişlerini korumaktır.

Bakıcı, kız çocuğunun sağlıklı ve mutlu olmasını sağlamak için büyük bir özenle çalışmaktadır. Bu görevi yerine getirirken, asla gözünü kırpmadan çalışan bir bireydir.

Her sabah, kız çocuğunun uyandığında taze bir buz proteziyle karşılaşması için erken kalkar. Buzdan yapılmış dişleri yeniden yerine takar ve gülümseyen yüzle kahvaltıya başlarlar.

Caretaker, gün boyunca kız çocuğunun dişlerini kontrol etmek için sürekli olarak yanındadır. Herhangi bir sorun varsa, hemen müdahale eder ve gerekli düzenlemeleri yapar.

Öğle yemeği sırasında ise caretaker, kız çocuğuna yumuşak ve dişlere zarar vermeyecek yiyecekler seçer. Sürekli olarak buz protezlerini değiştirmek zorunda olduğu için, yiyeceklerin de protezlere zarar vermemesine dikkat eder.