Gerilim Filmleri

Robert, ormanda gizli bir tatil köyünde yaşayan emekli bir CIA ajanıdır. Uzun zamandır görüşmediği oğlu bir ziyaret için kampa gelirken, Robert'ın eski düşmanı Balzary da onu takip eder. Bölge, Balzary'nin saldırı timi tarafından kuşatılırken, baba ve oğul yüksek teknolojili bir sığınağa çekilir. Sığınağın çelik duvarları ve gelişmiş silahları, Balzary'nin intikam için kana susamış planlarına uyacak kadar güçlü müdür?

I. Dünya Savaşı’nın meydana geldiği yıllarda bütün Almanya’ya, büyük bir seferberlik hakimdir. Savaşa askerin en çok gerekli olduğu bu süre içerisinde birçok insan gençlerin vatanseverlik duygularını kabartmaya ve onları savaşa katılmaya ikna etmeye çalışmaktadır. Bu dönemde yaşayan bir öğretmen olan Profesör Kantorek, her geçen gün öğrencilerine savaşa katılmanın son derece onur verici bir görev olduğu fikrini öğrencilerine aşılamaya çalışmaktadır.
Profesör Kantorek’in konuşmalarıyla birlikte ülkeleri için savaşmanın son derece önemli bir vazife olduğunu düşünmeye başlayan Paul Bäumer (Felix Kammerer), Albert Kropp (Aaron Hilmer) ve Franz Müller (Moritz Klaus) adındaki bir grup genç, bir an önce savaşabilmek adına orduya giderek kendilerinin gönüllü olduğunu söylerler. Düşmanları yenip ülkeleri uğrunda savaşabilmek için fazlasıyla hevesli olan bu üç gencin savaş meydanına çıktıklarında karşılaştıkları şey ise düşündüklerinden çok daha farklı olacaktır. Etrafında sayısız kayıpların olduğunu fark eden bu gençler, savaşın aslında kitaplarda yazılanlardan bambaşka olduğunu fark edecek ve hayatta kalmaya çalışacaklardır.

Borç içinde, seçenekleri tükenmiş ve ailesini geçindirme konusunda çaresiz olan Harper, özel bir yeraltı askeri gücüyle sözleşme yapar. İlk görev ters gittiğinde, seçkin asker kendini tehlikeli bir komplonun içinde bulur ve hayatta kalmak için savaşır.

Filmin orijinal açıklamasında ise olay şu şekilde ele alınr: “Yüksek bahisli zorlu borç tahsilât dünyasında, her kararın bir bedeli vardır. Yas tutan bir baba (Alex Pettyfer), yeni kız arkadaşının firmasının bir sonraki işareti olduğu ortaya çıkınca, bağışlayıcı olmayan, manipülatif derecedeki borç tahsildarları ve elbette ki çeteler dünyasındaki seçimleri ile boğuşuyor. Kendisi artık daha değerli olanın hangisi olduğuna karar verecektir: Bu gerçek aşk ile mutluluk mu ya da şimdiye kadar elde edeceği en büyük başarısı mı…” 

Bir gizli servis ajanı olan Juan, şüpheli bir çift için hizmetçi olarak çalışan genç Filipinli Wendy'ye yaklaşır.

Gizemli bir silahın paralı askerlerin eline geçmesi üzerine CIA ajanı Mason “Mace” Brown, eski rakibi Alman ajan Marie, MI6 müttefiki ve son teknoloji bilgisayar uzmanı Khadijah ve yetenekli Kolombiyalı psikolog Graciela, güçlerini birleştirmek zorunda kalır. Ancak tüm dünyayı  kaosa sürükleyecek olan ölümcül silahın peşine düşen sadece onlar değildir. Gizemli bir kadın olan Lin Mi de silahın peşindedir. Silahı bulmak için dünyanın dört bir yanını dolaşan ajanlar, dünyayı kurtarmayı başaracak mıdır?

Agorafobiden muzdarip olan bir teknoloji şirketi çalışanı, yeni bir proje üzerinde çalışırken, şiddet içeren bir suçun kayıtlı kanıtlarını keşfeder. Ne yapacağını bilemeyen genç kadın, şirketinin liderlerinin ataleti karşısında cinayetin sahibini bulmaya karar verir. Bunun için korkularıyla yüzleşmek zorunda kalan kadın, katili bulmak için öncelikle dairesinden çıkmaya çalışır.

Suç şebekesi Lideri Rex, Frank ve ekibini paha biçilmez bir mücevher zulasını çalmak için işe alır - ancak biri polise ihbar edince iş ters gider. Frank kafasına bir darbe aldıktan sonra, uyandığında mücevherlerin gittiğini ve saldırganını hatırlamadığını görür. Şimdi, Frank, haini bulmak için ekip üyeleriyle tek tek yüzleşmelidir - Rex, Frank'i öldürterek izlerini örtmeden önce.

Madrid, İspanya, 2010. Tüm şehir milli takımın Dünya Kupası'na başarılı katılımını takip ederken, bir grup cesur hırsız gezegendeki en güvenli ve korunan yerlerden birine girmenin bir yolunu arıyor.

Yolsuzluğa bulaşmış bir iş adamı ve sosyetik eşinin, kızlarını kötü şöhretli bir suç baronundan kurtarmak için yirmi dört saatleri vardır.

İlk filmde yaşanan facianın ardından, Claire’in (Bryce Dallas Howard) parkı yönetirken birer market ürünü gibi gördüğü dinozorlara olan bakış açısı değişir ve “Dinozor Koruma Grubu” isimli bir organizasyon kurar… Amacı; aktif bir yanardağın harekete geçtiği adada yaşayan dinozorları adadan çıkarmanın bir yolunu bulmaktır… Claire, bu tehlikeli ve zor görevi yerine getirebilmek için de dinozorlara karşı baskınlığını kanıtlamış olan tanıdığı tek kişiden, Owen Grady (Chris Pratt)'den yardım ister… İkilinin bir kurtarma görevi amacıyla gittikleri adada ise her şey sarpa saracaktır…

Film, zorbaların elinde acı çektikten sonra intikam almak ve  adaleti sağlamak için onların peşine düşen Drea ve Eleonor adında iki gencin hikayesini konu ediyor. Bir zamanlar popüler olsa da artık gözden düşen genç bir kız, okula yeni gelen gösterişsiz bir kızla, birbirlerinin düşmanlarından intikam almak için anlaşır.

Dünyanın kaderi onun ellerinde. ABD Ordusu mensubu bir kadın yüzbaşı, okyanusun ortasında kendi komutasındaki füze savunma istasyonu eş zamanlı ve koordineli bir saldırıya maruz kalınca uzun yıllar aldığı taktik eğitimini ve askerî uzmanlığını kullanmak zorunda kalır.

Deneyimli bir dağcı olan Pam Bales, Washington Dağı'na tırmanırken dev bir kar fırtınası yaklaşınca, zirveye ulaşamadan geri dönmeye karar verir. Pam, aşağıya inerken yolda mahsur kalan yalnız bir adamla karşılaşır. Pam, karanlık çökmeden ve fırtınaya yenik düşmeden önce ikisini de dağdan indirmeyi kendine görev edinir.

Seçkin bir 'arama ve kurtarma' ekibi, Dünya dışındaki bir kolonide madencilik faaliyetlerinde çalışan ve biyolojik bir salgından kurtulan tek kişi olan Whit Carmichael'ı kurtarmak için yola çıkarlar. Acaba aldıkları bu görev, göründüğü kadar kolay mıdır?

Suçlu kimliğiyle bilinen Ida ‘Red’ Walker”, silahlı bir soygun suçundan 25 yıl hapis cezasına mahkum edilir. Hapishanedeyken ölümcül bir hastalığa yakalanan Ida, bu sırada oğlu Wyatt Walker’dan aile işlerini yürütmesini ister. Wyatt Walker, amcası Dallas Walker ile birlikte aile işlerini dışarıda yürütmeye devam ederken bazı işler ters gider. Bu durumun ardından bir dedektif olan Wyatt'ın kayınbiraderi Bodie Collier, FBI ajanı Lawrence Twilley ile birlikte olayların izini sürmeye başlar.

Eski Black Ops askeri Jake Hunter, kayıp kızını bulmak için her şeyi yapmaya hazırdır. Çaresizlik içinde olan Jake, kızının ortadan kaybolmasıyla ilgili gerçekleri ortaya çıkarmaya çalışırken, sorumluları adalete teslim etmek için acımasız bir intikam arayışına girer.

Bir gizlilik skandalını ortaya çıkardıktan sonra pusuya düşürülüp cinayetle suçlanan bir etik hacker, polisten kaçarken ona şantaj yapan suçluları bulmaya çalışır.

Dünya büyük bir tehlike ile karşı karşıyadır. Dünyanın yok olmasına neden olabilecek bir gök cismi gittikçe dünyaya yaklaşmaktadır. İnsanların kaçabilmesi için önlerinde sadece 48 saat vardır. Hayatta kalmak için zamana karşı yarışan evli bir çift, oğulları ile birlikte felaketten kurtulabilmek için Grönland’daki bir yeraltı sığınağına ulaşmaya çalışır.

Bir kadın, 25 yıl önce bir fırtınada öldüğünü gördüğü 12 yaşındaki bir çocuğun hayatını şimdi benzer bir fırtınada televizyondan kendisine ulaşarak kurtarma fırsatını yakalar. Dobaara'nın hikayesi korkunç bir fırtınanın arka planında ortaya çıkıyor ve açılış sahnesi 1996'da geçiyor. Film bizi Pune'nin, Hinjewadi kolonisinde yaşayan Aney adlı 12 yaşındaki bir çocukla tanıştırıyor. Bir akşam, hastalıklı bir merakla, komşusunun bungalovundaki garip sesleri araştırmak için pencerelerinden dışarı bakar. Şiddetli bir fırtınanın ortasında annesinin dikkatini çekiyor çünkü annesi neler olup bittiğini tam olarak anlamıyor. Kötü havalarda Aney'i dışarı çıkarmak istemez çünkü çok hassastır ve hemen hasta olabilir. Aney, yıldırımın şiddetlendiğini duyduğumuzda gergin bir şekilde evinden çıkıyor ve yan kapıya gidiyor. Aney, yerdeki kan lekelerine bakarken bir şeylerin gerçekten yanlış olduğunu fark ettiğinde vücudu kaldırması gereken bir korkuyla dolar. Gözlerinin önünde ne olduğunu anlayamadan karşısına bir adam çıkar ve onu canı pahasına kaçmaya zorlar ve ona çarpan bir itfaiye aracı trajediye neden olur. Film daha sonra günümüze döner ve bizi yeni karakterlerle tanıştırır.

Hayatı boyunca kurallara uyarak yaşayan, bu zamana kadar da hiç kimseye yanlışı olmayan Frank (Billy Budinich) isimli bir adam; günün birinde hiç görmek istemeyeceği bir şeyle karşılaşır. Karısını kendisini aldatırken yakalayan bu genç adam, yaşadığı bu talihsiz olayın ardından paramparça olur. Bu zamana kadar iyi biri olmasının kendisine bir şey katmadığını düşünen ve artık hayatını kendi isteği doğrultusunda yaşamaya karar veren Frank’in yolu, günün birinde yıkık dökük bir striptiz kulübüne düşer. Burada çalışan Penelope (Caylee Cowan) isimli genç bir dansçıyla tanışan Frank, bir süredir yaşadığı duygusal boşluk nedeniyle; Penelope’in kendisine gösterdiği ilgiyle beraber ona aşık olur. 
Penelope’in de acımasız patronuyla birlikte uzun süredir kirli işlerin içinde olması, genç kadının artık bu hayattan bezmesine neden olmuştur. Frank’i kendisi için bu hayattan bir çıkış yolu olarak gören Penelope, onunla birlikte kaçmaya karar verir. Batı’ya doğru yola çıkarak tüm hayatlarını geride bırakan bu iki gencin, bu yolculuğun onlara neler getireceği hakkında hiçbir fikri yoktur. Yolculukları sırasında bir restorana uğrayan bu çift, burada Chisos (Johnathon Schaec) adında bir tarikat lideriyle karşılaştığında; bu yolculuk onlar için büyük bir kabusa dönüşecektir.

Yeni bir yuva bulma umuduyla bir baba ve oğul yollara düşer. Dağların arasında saklı kalmış bir köy bulurlar ve burada yaşayan insanlar çok kibardırlar fakat bir şeyden ölesiye korkmaktadırlar. Baba buradaki insanların batıl inançlara sahip olduklarını düşünür ve durumu da oğluna anlatır. Fakat gece çöktüğünde köy halkının neden korktuğunu çok iyi anlayacaklardır…

Yaşadıkları kasabanın yaşlı ve zengin çifti Huggins’lerin evini soymaya karar veren üç arkadaş, çiftin yemeğe çıktıkları bir akşam evlerine girerler. Fakat evdeki kasayı hesapladıkları gibi açmayı başaramayınca planlarını değiştirmek zorunda kalırlar. Mary yeni plana karşı çıksa da, ekip kasayı açmadan gitmek istemez. Bilmedikleri şey ise Huggins’ler aslında göründükleri gibi masum ve zayıf değildir. Tek amaçları biraz para bulup kasabadan kaçmak olan soyguncular, hayatta kalabilmek için adeta labirente dönüşen bu evden kurtulabilecekler midir?

Bir yazarın New York'ta kendine kurduğu mükemmel hayatı, bir gerçek suç belgeseli yüzünden korkunç lise geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalmasıyla birlikte altüst olur.