Dram Filmleri

1959 yılında Michigan Ypsilanti Hastanesinde çalışan Dr. Alan Stone’un üç paranoyak ve şizofren hastanın tedavisinde deneysel yollar kullanmasına odaklanıyor. Dr. Stone bu hastalıkları elektroşok ve ilaçlar gibi agresif tedavi yöntemleri ile tedavi etmek yerine daha basit bir yol seçer. Hastaları aynı odaya koyan Dr. Stone onların hayallerini yaşamasına müsaade eder ve devrim niteliğinde yeni bir tedavi yolu bulur.

Tükeniş (Extinction) , en büyük kabusu ile yüzleşmek zorunda kalan bir babanın hikayesini anlatıyor. Bir aile babası olan Peter’in en büyük kabusu uzaylı istilasıdır. Peter gördüğü rüyalar yüzünden oldukça bunalmıştır. Fakat rüyaları gerçeğe dönüşünce en büyük kabusu ile yüzleşmek zorunda kalır. Dünya büyük bir istila altındadır. Dünya dışı bir güç gezegeni imha etmek üzeredir. Ailesi ile birlikte hayatta kalmak için savaşan Peter, onları koruyan bilinmeyen bir güç olduğunu fark eder.

Mülteci kampında, yüksek rütbeli ordulardan biri Afgan gençleriyle ilgilenmeye karar verir. Çocuklar ve gençler intihar bombacısı olmak için eğitildi, ancak kahraman onları en sevdikleri Hint sporu olan kriket oynamaya davet ediyor. Meslektaşlar fikrin uygunluğuna inanmasalar da, bir ekip oluşturuluyor ve çocuklar dünyaya farklı bakmaya başlıyor.

1945'te İngiliz hükümeti Auschwitz ve Belsen'den kurtarılan yaklaşık 750 çocuğu kabul etti; Bunlardan 300'ü kalıcı evler bulunmadan önce bir rehabilitasyon dönemi için Windermere'ye getirildi. Simon Block'un yazdığı ve Michael Samuels'ın yönettiği filmde çocukların Windermere'e getirilişini, dört ay boyunca burada gördükleri terapiyi ve yaşamlarını izliyoruz. Filmin başında ve sonunda halen hayatta olanların da kısa birer yorumları ve görüntüleri eklenmiş.Çocuklar sessizce otobüsten iniyor ve giysilerini çıkardıktan sonra tıbbi bir muayene için sıraya girmeleri söyleniyor. “Rahatlayın” diyor bir oğlan diğerine güven vermeye çalışarak. “Rahatlak seni öldürür” cevabı geliyor karşılığında. Bir diğerine ismi sorulduğunda refleks olarak koluna dövme olarak kazınmış numarasını gösteriyor. Dışarıdan bakıldığında toplama kampı barakalarına benzeyen, eski fabrika işçilerinin müştemilatında konaklıyorlar. Durumun kötü bir şekilde sonlanmayacağına inanmakta zorlanıyorlar. Filmin gerçek insanlar ve gerçek hayatlara dayanması izleyiciyi adeta o günlere geri götürerek yaşananları hisettiriyor. Siz de bu tarihi ve duygusal anları 300 çocukla birlikte yaşamak istiyorsanız, bu muhteşem yapımı hiç tereddüt etmeden izlemeye başlayın, herkese iyi seyirler.

1950'lerin alacakaranlığında, New Mexico'da bir gece, genç santral operatörü Fay ve karizmatik radyo DJ Everett, küçük kasabalarını ve dünyanın geleceğini sonsuza dek değiştirebilecek garip bir ses frekansı keşfederler.

David Cuevas, Los Angeles’da Wizard adında bir çete lideri için tahsilat yapan bir aile babasıdır. Ortağı Creeper ile birlikte tüm gün şehrin dört bir yanını dolaşarak tahsilat yapar. Ancak Wizard’ın eski rakibi Meksika’dan Los Angeles’a geri döndüğünde işler karışır. Eski düşmanın ortaya çıkması David’in ailesi için büyük tehlike oluşturur. David ailesini korumak için her şeyi göze alacaktır.

İkinci Dünya Savaşı sonrası Amerika'da kocasıyla banliyölerde hayatını yeniden kuran bir kadın, komşusunu kaçırır ve kendisine karşı işlediğine inandığı korkunç savaş suçlarından intikam almak ister.

Sır: Hayal Etmekten Korkma merkezine, üç çocuğunu tek başına ve çok çalışarak büyütmeye çalışan Miranda Wells'i ve ailesini alıyor. Güçlü bir fırtına hayatına yıkıcı bir meydan okuma ve gizemli bir adam, Bray Johnson'u getiriyor. Kısa bir süre sonra Bray'in varlığı ailenin ruhunu yeniden canlandırıyor ancak kendisinin taşıdığı bilmedikleri bir sır vardır ve bu sır her şeyi değiştirebilir.

Karpat yerlilerinden oluşan bir grup Zakhar Berkut liderliğinde Moğol ordusunun ilerleyişini durdurmak için plan yapar. Ancak yerlilerin içerisinde bulunan bir hain gizli bir geçitten bahseder ve olaylar değişir.

Bir karı kocanın, hafta sonu için gittikleri düğünden dönüş yolculuklarını konu alan filmin kast ekibinde yalnızca üç oyuncu bulunuyor. Dan ( Isaac Money) ve Charlotte ( Abbie Steele) karı ve kocaya hayat verirken, Luke Christian ise Dan’in işten arkadaşı Samuel’i oynuyor. Yalnızca GoPro kamerası kullanılarak çekimi tamamlanan The Passenger filminin yönetmenliğini ise Brian Franklin üstleniyor.

C.S. McMullen‘ın senaryosunu kaleme aldığı The Other Lamb, medeniyetten uzak yaşayan ve Shepherd adlı liderlerine hizmet eden kadınlardan oluşan bir tarikatta doğup büyüyen genç bir kadının hikâyesini anlatıyor. Genç kadın öğrendiği karanlık sırlarla birlikte Shepherd’a ve çarpık tarikatına itaatini sorgulamaya başlayınca, çarpıcı bir görsellikle gözler önüne serilen karanlık bir kendini keşfetme ve isyan hikâyesinin fitili ateşleniyor.

The Glorias, feminist, gazeteci ve kadın hakları savunucusu olan Gloria Steinem'ın hayat hikayesini konu ediyor. Tarihte büyük bir iz bırakan Gloria Steinem'in hayatına odaklanılan filmde, Steinem'in çocukluğunun hayatı üzerindeki etkisine ve kadın hakları ile ilgili çalışmalarına odaklanılıyor.

Emily ve Randall, ilişkilerinde sorunlar yaşayan bir çifttir. Sorunlarından uzaklaşmak isteyen gençler, ailelerinin deniz kenarındaki evine gider. Ancak onların yalnız geçireceklerini düşündükleri tatilleri beklenmedik misafirlerin gelişiyle sekteye uğrar. Yaşlı bir çift olan Mitch ve Jane Turner'ın gelişi gençler için başlarda bir hayli iyi olur. Ancak zaman geçtikçe Emily ve Randall, tuhaf olaylarla karşı karşıya kalır. Çift, çok geçmeden çevrelerinde gizemli bir enfeksiyon belirtisi görür ve hayatta kalmak için mücadele etmek zorunda kalır.

Tesla’nın devrim niteliğindeki elektrik sistemini hayata geçirme mücadelesine odaklanıyor. Ayrıca Tesla’nın alternatif akım motorunu “zaman kaybı, kullanışsız ve ölümcül” olarak nitelendiren rakibi Thomas Edison ve patronu George Westinghouse’la olan çatışmalarını da ele alıyor.

Köpek severlerin de bildiği gibi Bloodhound aslında iri ve güçlü bir köpek ırkı. En önemli özelliklerinden biri de keskin koku duyularıyla iz sürmeleri. Yönetmen Jason Richard Miller bu özelliğiyle bağ kurmuş olacak ki baş kahramanımız dedektif Abel Walker'ı (Ed Ackerman) bir davanın izindeyken izliyoruz. Abel Walker dedektifliği tutkuyla yapan ancak pek başarılı olmayan bir dedektiftir. Çözdüğü vakaları başından sonuna kadar kamerayla kayıt altına alır. Bir akşam çapkın bir kocayı kayda alırken karısı da gelir ve kocası yerine kendini öldürür. Tüm görüntüleri kaydeden Abel Walker'ın videosu viral hale gelir ve ün kazanır. Kendisine bir kameraman tutar ve onunla birlikte yeni davanın peşine düşer. Lee Brady (Jess Allen) eski karısının onu telefonla rahatsız ettiğini, bu durumdan endişe duydugunu ve onu bulmak için Abel Walker'ı kiralamak istediğini söyler. Abel Walker da yeni kameramanı Jim Ridley'le (David Foy) araştırmaya başlar. Fakat olaylar beklediği gibi gelişmez. Aksiyon konusunda biraz zayıf görünse de filmde heyecan verici kovalamaca sahnelerinin hakkını vermek gerek. Ayrıca Miller, açılış sahnesinde de izleyiciyi kolayca yakalayıp filmin akışına adapte etmede oldukça iyi iş başarmış. Dedektif hikayelerini seviyorsanız bu filmi kaçırmayın. İyi seyirler.

Ancak bu hiç de kolay olmayacaktır. Bazgaev’in her yerde adamı vardır ve bölgede çok varlıklı ve nüfuslu bir adamdır. Ancak güvenlik görevlilerinin de eli boş değildir. İçerden bir adamları vardır. Hatta Bazgaev’in ağır silahları Gürcistan’dan, Rusya’ya götüreceği kamyonun şoförüdür. Bu silahları yok etmeleri gerekmektedir ve bunun için bir plan yapmaya karar verirler. 

Maratha Kralı Shivaji'nin ordusunda komutan olan Tanhaji Malusare, Babür Komutanı Udaybhan ve ordusu tarafından korunan güneyin başkenti niteliğindeki Kondhana kalesini fethetmeye çalışır

1950'li yılların Harlem'inde genç bir kadın, babasının dükkanında, gelecek vadeden bir saksafoncuyla tanışır. Aşkları, değişen zamanların, coğrafyaların ve profesyonel başarıların ötesine geçen nefes kesici, romantik bir hikayeye dönüşür.

Atlantic City'nin dış mahallelerine büyük bir fırtına yaklaşırken, yeni ağırbaşlı bir polis dedektifi, görüşmediği ailesinin yerel bir suç lordunun intikamının kurbanı olmamasını sağlamak için kendi tedbirlerini alır.

Ocak 1895'te, genç subay Alfred Dreyfus, Almanya’ya bilgi sızdırmakla suçlanır ve casusluk yaptığı gerekçesiyle Şeytan Adası'nda ömür boyu hapis cezasına çarptırılır. Askeri istihbarat biriminin başındaki Georges Picquart bilgi sızıntısının devam ettiğini keşfettiğinde, kendisini yalanlarla dolu tehlikeli bir labirentin içinde bulur.

Filmde, dünyaca ünlü Sovyet futbolcu Eduard Streltsov’un hayatını anlatılmaktadır. Genç Eduard, futbolla yatıp kalkan bir çocuktur. Kısa süre sonra yeteneği ve şöhreti kendi sınırlarını aşar ve 20 yaşında o dönem hiçbir futbolcunun göremeyeceği bir üne kavuşur. Yeteneği ve ünü sayesinde ondan ve Sovyet milli takımından beklenen şey, Dünya Kupası’nda meşhur Brezilya ile ve takımın efsanesi Pele ile karşılaşıp kupayı ülkeye getirmesidir. Fakat Streltsov’un arkasından işlenen kumpaslar nedeniyle kupaya çok az kalmışken hapis cezası alır. Artık Streltsov’un yapması gereken şey, ayağa tekrar kalkıp, elinden gelenin en iyisini sergileyip takım arkadaşlarına tekrar kavuşmaktır. Efsane futbolcunun arkadaş çevresi, sosyal hayatı ve aşkları arasında da geçen bu yeniden uyanış hikâyesi özellikle biyografi ve spor filmleri sevenler için kaçırılmaması gereken bir yapım olarak durmaktadır. 2020 Rusya yapımı bu biyografi dram filminin başrolünü Alexander Petrov oynamaktadır. Yönetmenlik koltuğunda ise Ilya Uchitel oturmaktadır.

Kayıp Kız, kaybolan bir kızın peşine düşen bir gazetecinin hikayesini konu ediyor. New York’ta yaşayan Christian Bake, gazetecilik yapan genç bir adamdır. Christina, 12 yaşında bir Afrikalı-Amerikalı kız olan Monique Watson'un ortadan kaybolmasıyla ilgili araştırma yapmakla görevlendirilir. İşini en iyi şekilde yapmaya çalışan Christian, konuyu araştırırken küçük kızın kaybolmasıyla ilgili ilk ipucuna ulaşır. Kariyerini riske atıp, kendisini tamamen küçük kızı bulmaya adayan Christian, zamana karşı yarışmak zorunda kalır.

Mica Lisesi'nde okuyan Leo Borlock, ortalama bir öğrencidir. İyi notlar alan ve okulun bando takımında olan Leo, diğer öğrenciler tarafından pek fark edilmez. Ancak onun hayatı, Susan 'Stargirl' Caraway adında okula yeni bir öğrencinin gelmesi ile bambaşka bir hal alır. Gizemli ve ilginç bir kız olan Stargirl, Leo'nun fazlasyla ilgisini çeker. Zamanını onunla daha fazla bilgi edinmekle geçiren Leo, Stargil sayesinde bilmediği bir hayatın içine dalar.

Malezya’da 2019 yılında çıkarak büyük bir ilgi toplayan ve korku ve gerilim kategorisinde yer alan bir film olan Roh (Soul), geçmiş zamanlarda geçen bir film. Malezya’da yaşayan bir aile, ailenin babası aniden öldükten sonra oldukça zor zamanlar geçirmektedir. İki küçük çocuğu ile beraber yalnız başına kalan ve kimsesi olmayan anne, her şeyi tek başına yapmak zorunda ve aynı zamanda da çocuklarını ne pahasına olursa olsun güvende tutmak zorundadır. Bu küçük aile, sakin bir şekilde yaşamlarını sürdürürlerken; bir gün ormanda karşılaştıkları küçük bir kız ile olaysız hayatları alt üst olmaya başlar. Kaybolduğunu düşündükleri bu küçük kızı evlerine alarak ona yemek ve su veren aile, çok geçmeden geri alınamaz ve korkunç bir hata yaptıklarını anlamışlardır.