Dram Filmleri

Gastronomi dünyasından genç bir şef olan Carmen "Carmy" Berzatto, erkek kardeşinin intiharının ardından aile kurumunun yönetimini devralmak için Chicago'ya dönmek zorunda kalır. Kendi dünyasından uzakta olan Carmy, bir trajedinin sonuçlarına katlanırken küçük bir işletmenin, inatçı bir personelin ve gergin aile ilişkilerinin ezici sorumluluklarıyla uğraşmak zorundadır.

Aaron Hallam, 1999'da Kosova'da yaşanan en kanlı katliamlardan birinde, bu kasapça katliamı emreden komutanı yok etmekle görevlendirilir ve görevinin üstesinden başarıyla gelir. Bu sayede gümüş yıldız madalyasıyla onurlandırılsa da; orada yaşadıkları ve gördüklerinden gurur duymak bir yana, yaşadığı dehşet onu uykularında bile rahat bırakmaz. Yıllar geçer, Kosova'da yaşananlar unutulur. Kendisini artık doğaya adayan askeri eğitimci Teğmen Bonham, kendisinden yüzlerce kilometre ötede vahşice işlenen cinayetler için yardıma çağrılır. Bonham ilk incelemelerden sonra, birer vahşi hayvan gibi öldürülen avcıların katilinin ancak kendi yetiştirdiği biri olabileceğini anlar. Ormanda teğmen tarafından ele geçirilen Aaron, özel kuvvetlerin peşinde olduğunu anladığında yine korkunç cinayetler işleyerek kaçar ve kimin av, kimin avcı olduğu anlaşılmayan bir kovalamaca başlar.

Güçlü bir avukat olan Marley en iyi arkadaşı Fela'nın kocasının öldürülmesinin ardındaki gerçeği açığa çıkarma görevini üstlenince şimdiye kadarki en şahsi davasını almış olur. Artık özel dedektif olan eski polis sevgilisinin yardımıyla Marley'nin gerçekte olanları arayışı onu aldatmaca ve ihanet dolu bir kalleşlik labirentine sokar.

Kederli bir dul, merhum kocasının metresinden ölümünün bir kaza olmadığını öğrenir. İki kadın, cinayetinin arkasındaki gerçeği ortaya çıkarmak ve her ikisinin de sevdiği adamın maskesini düşürmek için beklenmedik bir ittifak kurar.

Emekli bir tetikçinin hayatı, eski karısı ve oğlu tatil zamanı habersizce kapısına dayandığında altüst olur—çünkü peşlerinde, onun eski mafya bağlantıları vardır.

"1939 yılında Hitler’in ordusu sınırları kapatırken, Almanya’da kiliselerine hizmet eden 85 Amerikalı misyoner bulunuyordu. Bu misyonerlerin Nazi Almanyası’ndan kaçışı, modern LDS tarihindeki en dramatik olaylardan biri olarak kabul edilir."

Arabalara karşı doğuştan gelen bir yeteneğe sahip olan bir Gran Turismo oyuncusu, oyun becerilerini bir dizi Nissan yarışmasını kazanmak için kullandı ve şimdi gerçek bir profesyonel yarışçı olma yolunda ilerliyor. O, hayalini gerçekleştirmek ve pistte zirveye ulaşmak için hem kendi hem de arabanın sınırlarını zorlayarak, elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışır.

Şükran, 10 yaşındayken geçirdiği kazanın ardından sakat kalır. Artık yetişkin bir kadın olan Şükran, insanlar ile arasında bir bağ kurmaya çalışsa da bir türlü başarılı olamaz. Karşı cins ile kurduğu ilişkilerde her daim mutsuz olan Şükran, hemcinsine yönelmeye karar verir. Ancak burada da durum pek farklı olmaz. Büyük bir çaresizlik içinde olan Şükran'ın durumu aslında diğer insanlardan çok da farklı değildir.

John F. Kennedy Havaalanı'ndan Manhattan'a gitmek için taksiye binen bir kadın, kendisini taksinin şoförüyle ilişkiler üzerine derin bir sohbetin içerisinde bulur.

Film, düşman ailelere mensup iki gencin aşk öyküsünü anlatır. Çavuşoğulları'ndan Murat tıp fakültesini bitirdikten sonra köyüne geri döner. Kar yüzünden yolda kalınca civardaki bir eve sığınır. Bu ev, Murat’ın kan davalısı Hıdır’ın evidir. Durum anlaşılınca Hıdır, Murat’ı evden kovar. Ancak Murat, evde gördüğü Nazlı’ya âşık olmuştur. Aileler karşı çıksa da iki genç görüşmeye devam eder. Murat, baskılara dayanamaz ve Nazlı’yı kaçırmaya karar verir. Ancak Murat’ın akrabalarının kurduğu tuzak iki genci birbirinden ayırır.

Daenerys Targaryen, Westeros tahtı üzerindeki hakkını ileri sürmeden 200 yıl önce, ataları olan Targaryen Hanedanı ejderhalarıyla bu topraklara hükmetmektedir. Demir Taht’ta kısa bir süredir Kral Viserys I (Paddy Considine) oturmaktadır. Ancak onun merhametli ve adaletli yönetim tarzı, herkesin hoşuna gitmez. Özellikle de küçük kızı Rhaenyra’yı (Emma D'Arcy) varisi olarak görmesi, geleneksel düşünceye sahip olanların tepkisini çeker. Onlar, tahtta bir kadından ziyade bir erkeğin oturması gerektiğine inanırlar.

Bu noktada, Viserys’in küçük kardeşi Daemon (Matt Smith) devreye girer. O da tahtın peşindedir ve cesur bir savaşçı olarak birçok kişi tarafından en doğru seçim olarak görülmektedir. Ancak eski bir Targaryen atasözünün söylediği gibi, bu hanedanın her iki varisinden biri deliliğe sürüklenmeye mahkûmdur...

İstanbul’da, kırık kalplerin sığınabileceği gizli bir yer vardır: Aşk Kliniği. Burada, kendi yaralarını asla tam anlamıyla saramamış olan Cem (Halit Ergenç), aşkı kaybettiğine inananlara benzersiz bir terapi sunmaktadır. Ancak, bir gün karşısına, aşkın iyileştirici gücüne sarsılmaz bir inançla bağlı olan genç ve umut dolu Hazal çıkar. Onun varlığı, Cem’in dünyasını altüst eder.

Kendi travmatik geçmişiyle mücadele eden Hazal, Cem’de sadece soğuk ve alaycı bir terapist görmez. Onun sert kabuğunun ardında sakladığı aşkı ve tutkuyu keşfeder. Birbirlerinden tamamen farklı olan bu iki kişi, kendilerini duygusal fırtınalar, gizemler ve keşfedilmemiş hislerle dolu bir yolculuğun içinde bulurlar.

Lise kimya öğretmeni Walter White (Bryan Cranston), kanser teşhisi aldığında dünyası başına yıkılır. Tedavi masraflarını karşılayacak parası olmadığından, çaresizlik içinde kimya bilgisini sıra dışı bir şekilde kullanmaya karar verir. Küçük çaplı bir torbacı olan Jesse (Aaron Paul) ile iş birliği yaparak Crystal Meth üretmeye başlar. Başlangıçta yalnızca maddi sıkıntıdan doğan bu karar, kısa sürede şiddet ve açgözlülükle dolu, geri dönüşü olmayan bir bataklığa dönüşür. İkili, uyuşturucu dünyasına gittikçe daha fazla bulaşarak yalnızca kendilerini değil, çevrelerindeki herkesi tehlikeye atar.

Walter’ın giderek büyüyen hırsı, hamile eşi Skyler’ı (Anna Gunn) ve oğlu Walter Jr.'ı (RJ Mitte) da tehlikeye sürükler. Üstelik kayınbiraderi Hank (Dean Norris), Amerikan Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi'nde çalışmaktadır ve Walter’ın kendine yarattığı "Heisenberg" kimliğinin izini sürmeye başlar. Öte yandan, Walter’ın eski öğrencisi olan Jesse de para ve lüks hayata alışmaya başlar. Ancak ikisi de uyuşturucu satıcılarının ne kadar tehlikeli olabileceğini fazlasıyla hafife almıştır.

Asaf (Cihangir Ceyhan), belirli ahlaki prensiplerle yaşayan sıradan bir şofördür. Ancak karısı ve oğlunun onu terk etmesiyle hayatı altüst olmuş, tekrar kontrolü ele almak için umutsuzca çabalamaktadır. Bir anlık dikkatsizlik sonucu basit bir trafik kazasına neden olur, fakat bu olay onu beklenmedik bir şekilde tehlikeli ve gizemli bir dünyanın içine çeker. Kısa sürede yanlış insanlarla karşılaşır ve suç ağlarıyla dolu karanlık bir girdabın içine sürüklenir. Başlangıçta talihsiz olaylar zinciri gibi görünen bu durum, hızla Asaf’ın hayatını sonsuza dek değiştirecek bir yolculuğa dönüşür. Bu tehlikeli dünyanın derinliklerine indikçe, sadece ahlaki değerleri değil, doğru ve yanlış konusundaki tüm inançları da sarsılmaya başlar. Artık Asaf, kim olduğunu ve sevdiklerini kurtarmak için ne kadar ileri gidebileceğini keşfetmek zorundadır.

Mütevazı bir müze çalışanı olan Steven Grant (Oscar Isaac), ağır uyku bozukluklarıyla mücadele eder ve sık sık başka bir hayattan geldiğini düşündüğü tuhaf görüntüler görür. Çok geçmeden bu gizemin ardındaki gerçeği keşfeder: Aslında o, Mısır'daki bir görev sırasında ölümün eşiğinden dönen ve bu olaydan sonra dissosiyatif kimlik bozukluğu geliştiren paralı asker Marc Spector’dur. O dönemde, Mısır’ın ay tanrısı Khonshu tarafından kurtarılmış ve olağanüstü güçlerle donatılmıştır. Karanlık bir tehdit ortaya çıktığında, Steven/Marc bu güçleri kullanmalı, farklı kimlikleriyle yüzleşmeli ve sonunda bir anti-kahraman olarak Moon Knight kimliğiyle kötülüğe karşı savaş açmalıdır – ancak bunu yaparken zaman zaman kendi yöntemleri de sorgulanabilir hale gelir.

A Different Man, yüzü için rekonstrüktif cerrahi operasyonları geçiren ve kendi hayatından uyarlanan bir tiyatro oyununda kendisini canlandıran aktöre takıntılı hale gelen bir adamın hikayesini konu ediyor.

Altan, eşi öldükten sonra oğlu Can ile birlikte, kendilerine hayatın zorluklarına dayanabilecekleri küçük bir dünya kurmuş, düştükleri en zor durumda bile bunu bir oyuna çevirebilen ve en trajik anda dahi etrafındakileri güldürebilen bir babadır. Belediyede çöpçü olarak çalışan Altan, İstanbul’un zengin semtlerine komşu bir gecekondu mahallesinde oğlu Can ile yaşamaktadır. Can’ın ise bütün dünyası çizgi romanlardır. Günün birinde Can’a dördüncü evre kalp yetmezliği teşhisi konması Altan’ın dünyasını başına yıkar. Can’ın tek şansı kalp naklidir ve onun yaşında bir çocuk için donör bulmak oldukça güçtür. Bundan sonra Altan’ın yapabileceği tek şey Can’ı mutlu edip moralini yüksek tutabilmektir. Altan, Can’ı mutlu etmenin yolunu çizgi romanlarda bulur.

Bárbara Hidalgo (Juana Acosta) hayatı boyunca bu an için mücadele etmiştir – Kolombiya'nın en etkili aile şirketlerinden biri olan güçlü Hidalgo Holding’in yeni başkanı olarak resmen atanmak. Ancak kutlamalar gecesinde kaderi beklenmedik bir şekilde değişir: Bir tekne gezisi sırasında aniden ortadan kaybolur ve kısa süre sonra ölü ilan edilir. Fakat Bárbara hayatta kalmıştır. Haftalar sonra zayıf ama kararlı bir şekilde geri döner – kendisine düzenlenen suikast girişiminin arkasında kimin olduğunu bulmaya kararlıdır.

Ailesi ve iş ortakları onun kaybolmasını büyük bir trajedi olarak görürken, Bárbara bunun aslında onu saf dışı bırakmak için hazırlanmış acımasız bir planın parçası olduğunu fark eder. Geleneksel yöntemlerden uzak bir dedektif olan Danger Carmelo’nun (Manolo Cardona) yardımıyla, kendi ailesinin karanlık işlerinin derinliklerine iner. Bir zamanlar güvende hissettiği bu güçlü çevreler, entrikalar, ihanetler ve yalanlarla örülü bir ağdan ibarettir. Düşmanlarıyla yüzleşirken, sadece tek bir kişiyle değil, sandığından çok daha güçlü bir sistemle mücadele etmesi gerektiğini anlar.

Gerçek, intikam ve adalet için verdiği savaşta, Bárbara artık Medusa’ya dönüşür – asla hafife alınmaması gereken bir kadın.

Başarılı bir mücevher tasarımcısı olan Greta, gizemli bir fotoğrafı keşfettiğinde hayatı dramatik bir değişime uğrar. Resimde kocası Jacek'i gençliğinden bir sahnede, etrafı bilinmeyen insanlarla çevrili olarak görür. Bu resim soruları gündeme getirir ve Greta'nın evliliğiyle ilgili gerçeklerden şüphe etmesine neden olur. Jacek bu keşfi yapar yapmaz aniden ortadan kaybolur ve Greta kocasının gerçekte kim olduğu gizemiyle karşı karşıya kalır. Çaresizlik içinde ilişkisinin ve kocasının geçmişinin sırlarını daha derinlemesine araştırmaya başlar. Greta, kocasının ortadan kaybolmasının ardındaki gerçeği ortaya çıkarmaya çalışırken yalnızca zamana karşı değil, aynı zamanda keşiflerini engellemek için her şeyi yapacak güçlü güçlere karşı da savaşması gerektiğini fark eder.

Kentucky'den ayrıldıktan sekiz yıl sonra Givens şimdi Miami'de yaşıyor ve 15 yaşındaki kızına yarı zamanlı baba olmaya çalışırken bir yandan da polis memuru olarak çalışmaya devam ediyor. Givens, Florida otoyolunda şans eseri bir karşılaşma sonucu Detroit'e geldi. Orada, Detroit'in en iyi yerlerinden defalarca kaçan acımasız sosyopat Clement Mansell (diğer adıyla "Oklahoma Wildman") ile tanışır.

Sir Nicholas "Nicky" Winton (Johnny Flynn), genç bir Londralı borsacı, İkinci Dünya Savaşı'ndan önceki aylarda 669 çocuğu Nazilerden kurtardı.

Aralık 1938'de Prag’a giden Nicky, Almanya ve Avusturya’daki Nazi yükselişinden kaçan ailelerin zor koşullar altında, barınaksız, yiyeceksiz ve Nazi işgali tehdidi altında yaşadığını gördü. Bunun zamana karşı bir yarış olduğunu hemen anladı. Sınırlar kapanmadan önce, o ve ekibi kaç çocuğu kurtarabilecekti?

Tam 50 yıl sonra, 1988’de, artık Anthony Hopkins tarafından canlandırılan Nicky, İngiltere'ye götüremediği çocukların akıbetini düşünerek kendini suçlamaktadır. Daha fazlasını yapamadığı için vicdan azabı çekmektedir. Ancak, BBC’nin That’s Life! adlı televizyon programında, kurtardığı çocuklardan bazılarıyla - artık yetişkin olmuş halleriyle - beklenmedik bir şekilde karşılaşınca, içinde yıllardır taşıdığı suçluluk duygusuyla yüzleşmeye başlar.

"Mooshum ve Kookum'u, yani büyükanne ve büyükbabasıyla birlikte Peguis First Nation topluluğunda geçirdiği huzurlu çocukluğu, Aberdeen’in sürekli partileyen ve sorumsuz ebeveynleri nedeniyle yavaş yavaş yok olur. Artık yetişkin olan Aberdeen, Winnipeg’de halka açık banklarda uyuyarak hayatta kalmaya çalışmaktadır. Hayatındaki son sağlam temeller de sarsılmaya başlar — güvenilir kardeşi Boyd hastalanır ve Aberdeen’in torunlarını koruyucu aile sistemine vermek zorunda kalır. Ardından, kimliğini de kaybeder."

Matt Murdock, çocukken radyoaktif bir maddeyle kaza geçirerek kör olmuş bir avukattır. Görme yetisini kaybetmiş olmasına rağmen, diğer duyuları diğer insanların hayal bile edemeyeceği seviyelere ulaşmıştır. Matt, gündüzleri Nelson & Murdock ofisinde bir avukatken, geceleri New York'taki Hell's Kitchen'da kanunsuz Daredevil olarak faaliyet gösterir.