Dram Filmleri

Ölümcül bir hastalıktan muzdarip olan genç bir kadın, ölümünün ardından ailesinin ve arkadaşlarının acısını hafifletmek için kendisini klonlatmaya karar verir. Ancak genç kadın, mucizevi bir şekilde iyileşir. Bu durum üzerine klonunun görevini sonlandırmak ister ancak bu sandığı kadar kolay olmayacaktır.

Rob, nadir bulunan değerli trüf mantarlarını, domuzu yardımı ile toplayıp, genç bir işadamına satmaktadır. Oregon’da doğanın içinde yaşayan Rob’un en yakın dostu, domuzu, bir saldırı sonrası kaçırılır. Rob onu bulmak için Portland’a dönüp oradaki eski bağlantılarını kullanır ve uzun zamandır yok saydığı geçmişi ile yüzleşmek zorunda kalır.

Orta yaşlarda iki insan olan Frida (Pia Tjeltja) ve Björn (David Dencik) yıllardır birlikte olan ve bu birlikteliklerinde birbirlerini asla yalnız bırakmayan bir çifttir. Birbirlerine karşı hissettikleri duygular gençlik yıllarında delicesine olan bu iki aşık, son zamanlarda zorlu bir sürecin içerisine girmiştir. Çift, uzun süre önce hayatlarını birleştirmeye karar vererek evlenmiş; aynı zamanda üç çocuğa sahip oldukları mutlu bir aile kurmuşlardır. Fakat çift, bu mutlu aileyi kurmanın bedelini; aralarındaki büyük romantizmi feda ederek ödemişlerdir. 
Bir süre önce günlük hayatlarında yaptıkları şeyler tamamen ayrılmış olan, birbirleriyle geçirdikleri vakit bile gözle görülebilir bir şekilde azalmış olan bu çift; olup bitenin tamamen farkına varmıştır. Onca yıllık birlikteliklerinde aralarındaki aşkın hiçbir zaman bitmeyeceğini düşünen çift, artık aralarındaki kimyayı yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştır. Tüm bunların farkında olan ve bu konu hakkında birbirleriyle konuşan Frida ve Björn, aynı zamanda bu duruma birçok kez çözüm bulmaya çalışmıştır. Ancak bu denemeler, ikiliye yeni kırgınlıklardan başka hiçbir şey getirmemiştir. 

Etkileyici bir görselliğe sahip bu romantik dramada, olağanüstü yetenekli bir genç kadın, rekortmen nefes tutma eğitmeniyle derin ve yıkıcı bir aşk yaşar.

Goliath isimli bu savaşçı, sıradan bir savaşçı değil; İsrail Ordusu’na büyük bir gazaba uğratacak devasa büyüklükte bir savaşçıdır. Goliath’ın da savaşa katılmasının ardından İsrail için savaşın bittiği düşünüldüğü sırada, bir mucize olur. Sıradan, basit bir çoban olan David günün birinde son derece gizemli bir olay yaşamasının ardından kendisinin Goliath’a karşı savaşabileceğini ve onu durdurabileceğini düşünmeye başlar. Ona meydan okuyacak cesareti ve güveni kendisinde bulan David, Tanrı tarafından seçildiğini söylemek üzere Kral Saul’un huzuruna çıkar. Bunun ardından bu iki savaşçı, amansız bir mücadele verecektir.

Wazim’in bundan tam 2 yıl önce harika bir düğünü oluyordur. Ama düğün istenilen şekilde bitmez. Wazim’in evleneceği kişi ise oldukça popüler bir vlogger olan Fathima Beepaathu’dur. Lakin tam düğün sırasında bir kavga ortaya çıkar ve o güzel gün bir anda darma dağın olur. Bunun ardından Wazim bütün internete rezil olur. Çünkü kavga sırasında çekilen videolar internete yayılır. Bunun ardından da internet üzerinde Wazim’e lakap bile takarlar. Artık Wazim’de bir internet ünlüsüdür. Bu şekilde Wazim’in hayatı hep kavgalarla dolup taşıyordur. Adamın hayatı genel olarak kavgalar üzerine kurulmuştur. Düğünde yaşanan olayların üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen Wazim’in şu an yapmak istediği çok önemli bir şey vardır. Adam 2 sene önce kaybettiği ve çok sevdiği hayatının aşkı olan Fathima Beepaathu’yu tekrar kazanmak istiyordur. Bunun için de bir savaş vermelidir Wazim. Peki eski aşkını tekrar kazanabilmesi mümkün olacak mı? Kaos dolu hayatında Wazim’i neler bekliyor olacak? Bu sefer işler bir kavga olmadan halledilebilecek mi? 

Norveç’in dağlarının eteklerine kurulu turistik kasabası Geiranger sakinleri sıradan bir güne daha uyanır. Jeolog Kristian (Kristoffer Joner) ve ailesi kasabadan taşınmak üzeredir. Kristian işindeki son gününde dağlardan gelen tehlikenin farkına varır. Geiranger kasabasını bekleyen tehlikeye iş arkadaşlarını ikna edemeyen Kristian ve kasaba sakinleri hayatlarının en zor gecesini yaşayacaktır.

Yakın zamanda dul kalan Kate Sanders, kızı Alex ile birlikte ailesinin Georgia'daki çiftliğinde yaşar. Çiftlikte yaşam onlar için gerçek bir meydan okumadır. Bu sırada Çavuş CJ Malcolm, Kate'in kocası ölürse savaş köpeği Dakota'yı eve getireceğine dair verdiği sözü tutmak için onu çifliğe getirir. Dakota yeni evine çabucak alışır ve kısa süre içerisinde Alex'ten ayrılmaz hale gelir. Ancak çiftliğin varlığı, kasabanın kötü şerifi Danforth tarafından tehdit edildiğinde, Dakota ailenin bir araya gelmesine ve ülkeyi kurtarmasına yardım eder.

Rabih, Lübnan kırsalında doğumuna dair kayıtların peşine düşmüş görme engelli bir müzisyendir. Toplumun ücra köşelerinden kendi hikâyelerini anlatan insanlarla tanışır ve bu insanlar onun kökenleriyle ilgili sorularının artmasını sağlar. Kendi varlığının kalbinde yatan boşluğa hızla düşmeye başlayan Rabih, kendilerinin ya da onun hikâyesini anlatabilmekten aciz bir ulusla karşı karşıyadır.

Bir yazar olan Jeon Manhee (Kim Min-hee), görevinde sahtekarlık yapmakla suçlanır ve işinden kovulur. Claire (Isabelle Huppert) adında bir lise öğretmeni ise Polaroid fotoğraf makinesiyle çevrede dolaşmakta ve fotoğraf çekmektedir. Bu sırada Manhee ile tanışan Claire ondan hoşlanır. Claire, tanıştıkları sahil tünelinin gizemli gücü sayesinde Manhee’nin olası geleceğini ve geçmiş kendiliklerini görebilen bir kişiye dönüşmeye başlar. Çektiği fotoğraflar sayesinde nesnelere yavaşça bakarak onları dönüştürebilme becerisi kazanmıştır. Claire bir gün Manhee ile birlikte kovulduğu kafeye gider. Claire’in gücünü orada gösterme zamanı gelmiştir.

Yakın bir gelecekte, yeni bir dövüş sporu ortaya çıkmıştır. Bu, yaklaşık 2000 kiloluk dev robotların kıyasıya dövüştüğü bir boks maçıdır. Robotlar insanlar tarafından eğitilmektedir. Bu antrenörlerden biri de Charlie Kenton'dır.

2041 yılında Japonya bu defa korkunç bir depremle neredeyse yok olmanın eşiğine gelmiştir. Fakat yine de sağ kalanlar kendilerine özerk alanlar ve hatta para birimleri oluşturup yeniden uygarlıklarını sürdürmeye çalışmaktalardır. Böylesi bir yeniden yapılanma ise birçok kişiyi korkutmaktadır. Çünkü adalet sistemi diye bir şey kalmamıştır hatta ortada bir devlet bile görünmemektedir. Artık her şey mahallelere bölünmüştür ve her mahallenin kendine has dertleri bulunmaktadır. Fakat bu dertler arasındaki en büyüğü suç ve suçluları oluşturmaktadır. 
Yeniden var olma çabasının içinde ülkede Joe ile Asu ve Anna isimli üç genç birbirlerini farklı zamanlarda ve tuhaf şekillerde bulduklarında, dost olmaktan başka bir yolu bilemezler. Aynı acıları ve aynı yaşam savaşını paylaşan ancak birbirlerinden çok farklı olan bu üç dostun asıl ortak noktası ise parasızlıklarıdır. Bu yoksul ve suçla dolu hayattan kurtulmak ve belki de hayallerindeki gibi bir yaşama kavuşmak için Joe ile Asu ve Anna bu defa tamamen ileri giderler ve başlarına inanılmaz bir bela alırlar. Bu beli ise uyuşturucu örgütüdür. Joe ile Asu ve Anna bu örgütün taşıyıcı aracına el koymak ve uyuşturucuları kendileri satıp hızlı ancak çok riskli bir zenginlik oyununa girdiklerinde içine düştükleri tehlikeyi de yavaş yavaş anlamaya başlarlar. Tehlike yaklaştık ve büyüdükçe Joe ile Asu ve Anna’nın dostlukları da oldukça zorlu bir teste tabi tutulacaktır. Bakalım Joe ile Asu ve Anna kolay yoldan zengin olup kendilerini bu pis hayattan kurtarmayı başarabilecekler midir? 

Acemi yazar Samuel Liston'un hikayesini ve biyografisini yazmak için Samuel'i görevlendiren esrarengiz, orta yaşlı iki çocuk babası Floyd Deveraux ile deneyimlerini anlatıyor.

Antoine ve Angethe kardeşti anneleri çok küçük yaşta ölmüştür annelerinin hakkında hiç birşey bilmiyorlardır. Antoine yaşı ilerledikçe annesinin geçmişini merak etmeye başlar araştirma yaptıkça merak etigi herşeyi ögrenecetir.

Küçük bir kasabada dolandırıcılık yapan bir adam, çıkarcı erkek kardeşi ile birlikte mafyaya katılınca karmayı dengeleme takıntısı tavan yapar.

Broad Peak dağına tırmanan Maciej Berbeka, zirve yolculuğunun yarım kaldığını öğrenir. 25 yıl sonra, başladığı işi bitirmek üzere harekete geçer.

Blonde, 50'li ve 60'lı yıllarda, sinema tarihinin en büyük seks sembollerinden biri olan Marilyn Monroe'nun hem özel hem de kariyer hayatına odaklanıyor.

Müzikal olarak da bizlere büyük bir görsel şölen sunacak yapımda Hindistan’da yoğun bir şekilde yaşanan kast sistemini gözlerimizle görüyoruz. Özellikle bir aşk hikayesi izleyeceğimiz filmde Tamizh ve Iniyan’ın aşk hikayesini izleyeceğiz. Tamizh genel olarak Rene ismini kullanmayı tercih ediyordur. Iniyan ise üst sınıftan bir adamdır. Bu ikili aşk temalı bir müzisyen oyunun içindedirler. Oyun henüz geliştirilme aşamasındadır ve uygulanmaya başlanmamıştır bile. Bu şekilde ikili birlikte çok fazla zaman geçiriyorlardır. Rene’nin hayran olduğu birisi vardır. Bu kişi Ilaiyaraaja’dır. Şehirde ve hatta ülkede Ilaiyaraaja’ya hayran olan çok fazla kişi vardır. Rene onlardan sadece birisidir. Aynı zamanda Rene’nin hayranı olduğu bu kişi ile alakalı inandığı bir şehir efsanesi de vardır. Efsane şu şekildedir; eğer arka planda Ilaiyaraaja’nın şarkısı çalmıyorsa âşık olduğunu düşündüğün kişiye aslında aşık değilsindir. Eğer müzik çalıyorsa gerçek aşkı buldun demektir. Bu her ne kadar çoğu kişiye saçma gelse de Rene bu efsaneye körü körüne inananlardan bir tanesidir. Iniyan, Rene’nin böyle saçma bir şeye inandığını duyunca buna sinirlenir. Bu düşünce gerçekten çok saçmadır çünkü. Ama maalesef genç kızın düşüncesi bu yöndedir. Peki Rene ve Iniyan’ın aşk hikayeleri nasıl ve ne şekilde belirecek? Rene, Iniyan’a bakarken o çok istediği Ilaiyaraaja şarkısını duyabilecek mi? 

Yemek antropolojisi alanında uzman Maggi ve usta şef Carsten örnek bir aile hayatı sürerler, mükemmel ebeveyndirler, her şeyin en iyisini isterler. Bu meziyetlerin yanına bir de Danimarka’nın en iddialı lokantasını açma hayalini katarlar. İşin yürümeyeceğini düşünen arkadaşlarına rağmen lokantayı açarlar, hatta Danimarka gurme çevrelerinde isimleri sık sık duyulmaya başlar. Yemek dünyasının zirvesindekilere nasip olan Michelin yıldızını almayı kafalarına koysalar da hayat farklı yönde akmak için direnç gösterir. Mutfaktaki gerilimle hayattaki romantizmin ritmi her zaman birbirini tutmaz.

Demans hastası June'un hafızası kısa bir süreliğine geri geldiğinde, ayrı düşmüş çocuklarını bir araya getirmesi ve aile işini kurtarması gerekir.

Artık ikisi de dul olan iki çocukluk aşkı, dağlarda bir göl kenarında bir geceyi paylaşırlar.

Eylül 1942'de tüm ailesi Naziler tarafından öldürülen 13 yaşındaki Polonyalı bir Yahudi olan Sara Góralnik'in gerçek hayat hikayesi. bir çiftçi ve genç karısı tarafından götürüldüğü köy. Çok geçmeden işvereninin evliliğinin karanlık sırlarını keşfederek korumaya çalışması gereken en büyük sırrı, gerçek kimliğini birleştirir.

Buddy, hayatı ailesine duyduğu sevgi, çocukluk eğlenceleri ve yeni yeşeren bir romantizmle dolu olan, ergenliğinin zirvesinde genç bir çocuktur. Ancak, çok sevdiği memleketi giderek şiddeti artan bir kargaşaya sürüklenirken, ailesi önemli bir seçimle karşı karşıyadır: Çatışmanın geçmesini ummak ya da yeni bir hayat için bildikleri her şeyi geride bırakmak.

Beauty’nin annesi vefakâr ancak baskıcı bir annedir. Kendisinin gerçekleştiremediği hayalini ise kızının gerçekleştirmesini istemekte ve bu yüzden de Beauty’e sürekli olarak baskı yapmaktadır. Beauty’nin annesi kızının dünyanın en iyi şarkıcılarından birisi olmasını istemekte ve bunun için de kızından hiçbir şeyi esirgememektedir. 
Beauty’nin annesi kızını küçüklüğünden bu yana müzik dersleri aldırmakta, başka şeylerle ilgilenmesini engellemekte, şarkılar öğretmekte ve dini bütün bir kız olması için de sürekli kiliseye götürmektedir. Beauty büyümeye başladığında ise kısa süre içerisinde bir menajer tarafından keşfedilmiş ve kendisine iş teklifi yapılmıştır. Bu durum annesini oldukça sevindirmiştir ancak annesi kızının bu hızlı başarısını bir nebze de olsa kıskanmaktadır. Beauty’nin babası ise kızının ne yaptığı ile değil eve ne kadar para getireceği ile daha çok ilgilidir. Beauty’nin sevgilisi Jasmine ise kız arkadaşı hakkında farklı fikirlere sahiptir. Jasmine sevgilisinin sanılanın da ötesinde yetenekli olduğunu ancak bu dev sektöre girmeden önce fren yapmasını ve kendisini daha da geliştirmesini istemektedir. Bu sırada aşırı derecede baskı gören Beauty ise bu teklifi yani menajerin teklifini kabul etmiştir. Ancak Beauty bu dev sektöre girmekte acele ettiğini ve aşması gereken çok fazla engel ve çok fazla rakibi olduğunu anladığında artık geri adım atmak için çok geçtir.