Dram Filmleri

Penguen ve Rupert Thorne, yasa dışı silah satışlarına devam etmektedirler. İkilinin tüm planları, esrarengiz biri tarafından bozulur. Ama bu kez bu kişi, onları her defasında engellemeye kalkan Batman değildir. Siyah şövalye Batman, kendi yerine rakip olmaya çalışan bu esrarengiz kişiyi aramaya başlar...

Film, Los Angeles'ta yaşayan Meksikalı meşhur gazeteci ve belgesel yapımcısı Silverio'nun samimi ve dokunaklı yolculuğuna dair destansı, görsel açıdan çarpıcı ve yoğun bir deneyimi gözler önüne seriyor. Prestijli bir uluslararası ödülü kazandıktan sonra kendi ülkesine dönmeye mecbur kalan Silverio, bu basit yolculuğun onun varoluşsal sınırlarını zorlayacağından habersizdir. Anılarının ve korkularının içinden geçerek içinde bulunduğu zamana ulaşan Silverio'nun gündelik yaşantısı hayret ve şaşkınlık hissiyle dolup taşar.

Görkemli bir ev soygunu, bir gece genç hırsızlardan oluşan bir çetenin ev sahipleri tarafından yakalanıp mal sahibinin eğlenmesi için arazide avlanmasıyla kötü bir hal alır.

Genç bir adam olan Mario (Andrew Bargsted), balıkçılık yaparak hayatını sürdürmektedir. Her ne kadar geçimini sağlayabilmek için bu işi yapıyor olsa da Mario, aslında bir gün yazar olabilmenin hayalini kuran ve aslında bu konuda oldukça da yetenekli olan bir adamdır. Bunu hayalini nasıl gerçekleştirebileceği konusunda hiçbir fikri olmayan Mario’un karşısına, günün birinde hiç beklemediği bir şey çıkar. Sürgün edilmesinin ardından Mario’un yaşadığı bölgeye gelen, ünlü yazar Pablo Neruda (Claudio Arredondo)’un postacısı olarak çalışmaya başlar.
Kısa süre içerisinde işine alışmasının yanısıra bu başarılı yazarla da son derece yakın bir ilişki kurmaya başlayan Mario ile Pablo, kısa süre içerisinde arkadaş olur. Bu sırada Beatriz (Vivianne Dietz) isimli kadınla tanışan Mario, aşık olduğu bu kadınla mektuplaşmaya başlar. Gün geçtikçe Beatriz ile daha da fazla mektuplaşmaya başlayan Mario, her ne kadar romantik bir adam olsa da; bir türlü düşüncelerini kağıda dökmeyi başaramamaktadır. Bunun ardından kötü niyetli olmasa da Neruda’ın sözlerini kendisininmiş gibi Beatriz’e yazmaya başlayan Mario, kısa süre sonra bunun sonuçlarıyla yüzleşecektir.

Hayatları boyunca birbirlerinin en iyi arkadaşı olan Uche ile Toyin, aynı karmaşık adama âşık olunca aralarındaki bağlılık sınanır ve üzücü bir gerçekle karşı karşıya kalırlar.

Anna Frank’ın günlüğünü adadığı hayali arkadaşı Kitty’nin yolculuğuna odaklanıyor. Genç bir kız olan Kitty, bir sabah Anne Frank’ın Amsterdam’daki evinde uyanır. Bugünün Avrupa’sında Frank’ın hala hayatta olduğuna inanan Kitty, onu bulmak için bir yolculuğa çıkar.

1930'larda geçen Amsterdam, tanık oldukları cinayetin zanlısı haline gelen ve Amerikan tarihindeki en çirkin entrikalardan birini ortaya çıkaran üç arkadaşı takip ediyor.

Mildred Gillars, Ohio'da drama okuluna gittikten sonra şöhret ve tanınma hayalleriyle Avrupa'ya gider. İkinci Dünya Savaşı sırasında orada Berlin Radyosu'nda çalıştı ve plaklar, müzik performansları sundu ve aynı zamanda Nazi propagandası olduğu için birçok kişinin vatana ihanet olarak tanımladığı mesajları okudu. Onu seven ve ondan eşit ölçüde nefret eden Amerikan askerleri tarafından Mildred, Üçüncü Reich propagandasının arkasındaki ses olan "Axis Sally" lakaplıydı. Savaşın sona ermesinden sonra yargılanan eski aktris, yanlış zamanda yanlış yerde bir aktris olduğu konusunda ısrar ediyor ve iradesi dışında Nazi Almanya'sına sadakat göstermeye zorlandı. Washington DC'de bu nedenle vatana ihanetten yargılanıyor.

Film, emlak piyasasındaki dolandırıcılık ve yasadışı işlerin gölgesinde bir grup insanın düşüşünü anlatır.

Lucio Urtubia'nın hayatından esinlenen bu dramada bir anarşist, dâhice bir kalpazanlık operasyonuyla dünyanın en büyük bankalarından birini hedef alır.

Sinan (Aydın Doğu Demirkol) oldum olası edebiyatla ilgili bir genç adamdır ve yazar olmak istemektedir. Anadolu'da doğduğu köye dönen genç adam kitabını bastıracak parayı bulmak için tüm enerjisini harcamaya başlar ancak babasının geçmişten kalan borçları başına dert olacaktır.

Londralı zengin bir çift (Ralph Fiennes ve Jessica Chastain), son hızla araçlarıyla Fas’ta bir çölde ilerlemektedir. Hedefleri, arkadaşlarının düzenlediği ve kendilerini çılgınca eğlencenin beklediği bir haftasonu partisidir. Yolculukları, yerli halktan bir gencin karıştığı trajik bir kazayla beklenmedik bir anda son bulur. Çift kazayı örtbas etmek isteyince, gencin babası ortaya çıkar ve adalet ister. Böylece farklı kültürlerin karşı karşıya geldiği ve bütün katılımcıların hayatlarını altüst eden bir çatışmanın yolu açılmış olur.

Bir çiftçi, karısını öldürdüğüne dair itirafını kâğıda döker. Ama kadının ölümü, korkunç bir öykünün sadece başlangıcıdır. Stephen King'in uzun öyküsünden uyarlandı.

365 DNI (orijinal adı: 365 Days), 2020 yapımı bir Polonya erotik dram filmidir. Yönetmenliğini Barbara Białowąs ve Tomasz Mandes üstlenmiştir. Film, Blanka Lipińska'nın aynı adlı roman serisine dayanmaktadır ve başrollerde Michele Morrone (Massimo Torricelli) ve Anna Maria Sieklucka (Laura Biel) yer almaktadır.  film, Laura Biel adında genç bir kadının Massimo Torricelli ile olan tutkulu ve tehlikeli ilişkisinin etrafında döner. Massimo, Siciliyalı bir mafya lideridir ve Laura'yı kaçırarak ona "365 gün" içinde kendisine aşık olmasını emreder. Film, cinsel gerilim ve romantizm ögeleriyle dolu bir anlatıma sahiptir ve izleyiciyi çarpıcı sahnelerle etkiler.

Cinsiyet geçiş sürecindeki Ray, hayatında en çok desteğe ihtiyaç duyduğu dönemden geçmektedir. Annesi Maggie ve büyükannesi Dolly bu zorlu süreçte Ray’in yanında yer almakta, ona destek olmaktadır. Fakat aileyi yıllar önce terk etmiş olan biyolojik babanın yasal onayına da ihtiyaç duyulması, işlerin karışmasına yol açar.

Lawyer, mutsuzluktan nemalan bir adamdır. Hayatında her şeyin yolunda gittiği dönemde bu durum onun için pek de hoş olmaz. Ne zamanki durum tersine döner işte o zaman Lawyer mutlu olabilir. Yakaladığı mutluluğu devam ettirebilmek için her daim mutsuz olmayı arzular. Hüsrana ve kedere öyle sıkı sıkıya bağlıdır ki acı hissinin dışında hiçbir şey onun yüzünün gülmesine neden olmaz. Genç adam bu yüzden acıyı bir giysi gibi üzerinde taşıyabilmek için elinden ne geliyorsa yapmaya hazırdır.

Eşini kaybeden Brenda, iki çocuğu ve kardeşi Reggie ile birlikte stresli bir yolculuğa çıkar. Acımasız bir cinayete tanık olan aile, kendilerini gizemli bir katilin hedefinde bulur. Şimdi New Mexico çölünde tek başına ve her türlü yardımdan yoksun kalan Brenda, ailesini hayatta tutmak için ölümcül bir savaşın içine çekilir.

Fransa’yı sarsan Sarı Yeleklilerin gösterileri sırasında Paris’te hayat durmuştur. Ayrılmanın eşiğindeki iki sevgili, Raf ile Julie hastanenin acil servisindedir. Serviste yoğunluk git gide artarken yanlarına yaralı ve öfkeli gösterici Yann getirilir. Dışarıda gerginlik içeride karmaşa artınca hastane kapılarını kapatmak zorunda kalır. Mahsur kaldıkları acil serviste Raf, Julie ve Yann’ı uzun bir gece beklemektedir.

II. Dünya Savaşı sırasında birçok çocuk bombalanmalar nedeniyle memleketlerinden tahliye edilerek çevre şehirlerde yaşayan insanların evine yerleştirilir. Tahliye edilen çocuklara bakanlardan biri de Alice adında bir kadındır. Alice, evine gelen çocuğa bakacağına söz verse de bir süre sonra ondan kurtulmak ister. Ancak çocukla zaman geçirip birbirlerini tanımaya başladıkça Alice, bu ilişkinin geçmişin sırlarını çözmenin anahtarı olduğunu fark eder.

Fernando Franco'nun ilk çalışması, 30 yaşında bir ambulans şoförü olan Ana'nın etrafında dönüyor. Ana işinde iyi olmasına rağmen, özel hayatıyla ilgili sorunlar yaşıyor. Bilmiyor ama psikiyatristler tarafından Borderline Kişilik Bozukluğu olarak bilinen bir durumdan muzdarip. Bu durum onu kendine zarar verme davranışı, alkol kötüye kullanımı ve kendine zarar verme salgınlarına iter. Ana en çok istediği şeyi elde etmekten acizdir: mutlu olmak.

Amador bir yangına neden olmakla suçlanan kötü şöhretli bir Galiçyalı kundakçıdır. Genç bir itfaiyeci olan Lois ormanın derinliklerini araştırmaktadır. Onların kaderleri gizemli bir yangın ile bağlanacaktır.

'’Karabasan" ve "Jack’in Yaptığı Ev" filmlerinin yapımcılarından, antik bir ruh tarafından kaçırılarak cadıya dönüştürülen genç ve dilsiz bir kız hakkında, doğaüstü bir korku filmi geliyor. İnsan olarak yaşamayı merak eden genç cadı, yakındaki köyde kazayla bir köylüyü öldürür ve sonra kurbanının şeklini alarak onun vücudunun içinde yaşar. Merakı gittikçe körüklenen cadı, insan olmanın ne demek olduğunu anlamak için korkunç gücünü kullanmaya devam eder.

Film çok gizli bir soruşturmaya dahil olan önemli bir tanığın izini süren bir FBI ajanının hikayesini konu alıyor. Aksiyon sahneleri ile öne çıkıyor film...

Çalıştığı yerde her gün kötü sürprizle karşılaşan Xhafer, evinin önünde ölü bir fare bulur ve bunu iş yerinden birinin yapmış olabileceğini düşünür. Bir ilaç firmasında çalışan Xhafer, işe girerken fareler konusundaki hassasiyetini söylemiştir. Herkesten şüphelenen Xhafer, Almanya’da yaşayan bir Kosovalı olduğu için iş yerindeki arkadaşları tarafından da ayrımcılığa uğradığını düşünür. Xhafer için her gün bir öncekinden daha zor geçmektedir