Dram Filmleri

Bu yazıda, yeni evli bir müzisyen çiftin balayı sırasında bir fırtınaya kapıldığı ve evliliklerini parçalayabilecek zor gerçeklerle yüzleşmek zorunda kaldığı anlatılıyor.

Hikaye, genç bir çiftin tatil için gittikleri adada yaşadıkları sıradışı bir olayla başlıyor. Balayı sırasında bir fırtına çıkıyor ve bu fırtına onları adada mahsur bırakıyor. İlk başta güvende olduklarını düşünmelerine rağmen, zaman geçtikçe adada mahsur kalmaları çiftin arasında farklı bir gerilim yaratıyor.

Bir seyahat eden bir ilaç-sinema grubunun ekibine katılın ve zorlukları, aldatmacaları aşarak hayallerine ulaşırken canlı dublajlı filmlerin mutluluğunu yaymak için yola çıkarlar.

Bu benzersiz film, seyahat eden bir ilaç-sinema grubunun maceralarını anlatıyor. Ekip, canlı dublajlı filmleri insanlara ulaştırmak için yollara düşerken bir yandan da kendi hayallerine ulaşma çabasındadır. Filmde, bu insanların karşılaştığı zorluklara, aldatmacalara ve hayallerine doğru ilerlerken yaşadıkları deneyimlere tanık oluyoruz.

Yaklaşık kırk yaşındaki Ella zorunlu olarak babası Alan ile birlikte yaşamaya dönmüştür. Ella, genç kızlarının geçici velayetini eski kocası Joseph ve onun yeni partneri Bethan’a vermiş olup, bu süreçte ayıltıcı maddelerden uzak durmayı amaçlamaktadır.

Ella, hayatının dört bir yanında çalkalanırken, babası Alan’ın evine sığınmak zorunda kalmıştır. Bu, hiç de kolay bir karar olmamıştır. Kendisini bir yandan belirli bir çaresizlik içerisinde bulurken, diğer yandan aile değerlerine ve köklerine tutunma ihtiyacını hissetmiştir. 

Bayside kasabasında Noel'e yaklaşan hafta boyunca Charlotte, yerel sanat ortamında kendi benzersiz tarzını yakalamaya çalışırken aynı zamanda annesine aile restoranını işletmesinde yardım etmeye çalışır. Cesareti kırılan ve sanatına zaman bulmakta zorlanan Charlotte, son tablosunu atar, ancak resmin isimsiz olarak Noel sanat festivaline gönderildiğini keşfeder. Konuk sanatçı Wyatt'ın, bir kenara attığı eserini bulduğu ve şimdi de festivalin sunduğu bilgileri, eserin gizemli yaratıcısını bulmak için kullandığı ortaya çıktı.

Kötü şöhretli bir ödül avcısı olan Max Borlund, zengin bir iş adamı olan Nathan Price’ın kaçırılan eşi Rachel Price’ı bulması için işe alınır. Borlun, Rachel’in asker kaçağı olan Elijah Jones tarafından fidye almak için kaçırıldığını ve Meksika’da tuttuğunu öğrenince, Meksika’ya doğru yola çıkar.

İnişli çıkışlı hayatı olan bir profesör, halüsinasyonlar da görmeye başlayınca bir şeylerin yolunda gitmediğini anlayarak işleri yoluna koymaya karar verir.Usta oyuncu Gabriel Bryne’ı izlediğimiz filmde kendisine güzel aktris Jessica Pare eşlik ediyor.

Kızıyla yeniden bir araya gelmek isteyen çaresiz bir adam, bunun için eski eşinin çalıştığı tıp merkezine silahlı baskın düzenler ve kadını kaçırır.

Artık taksi şoförü olan ıslah edilmiş bir gangster, bir kaçakçılık operasyonunu çökertmek için polise yardım ettikten sonra farkında olmadan bir suç örgütünün intikamını alır. Adalete ve evlat edindiği kız kardeşini korumaya duyduğu yakıcı arzuyla güçlenen adam, sorumlu gangsterlerin peşine düşmek için amansız bir arayışa girişir.

Samuel, uzun zamandır dağlarda yaşayan bir dağcıdır. Bu dağlık bölgede hayatta kalmak için sert doğa koşullarıyla mücadele etmek zorundadır. Ancak Samuel, güçlü bir inancı olan ve yardımsever bir doğaya sahip olan bir adamdır. Bir gün, ağır bir kar fırtınası sırasında yarı baygın halde bulduğu Chehreh ile karşılaşır. Hemen ona yardım etmek için elinden geleni yapar ve onu dağdan aşağıya taşır. Chehreh, Samuel'in hayatını kurtardığı için minnettarlık duyar ve ona büyük bir güven duyar.

Chehreh'in hikayesi, Samuel'in ona yardım etmeye karar vermesinin ardında yatmaktadır. Afganistan'da yaşanan savaş ve iç karışıklık nedeniyle Chehreh'in hayatı tehlikedeydi. Samuel, insanlara yardım etme konusundaki doğal içgüdüsüyle, Chehreh'e bir şans daha vermek istedi. Ona güvenen ve onunla birlikte Fransa'ya gitmek isteyen Chehreh, Samuel'in önerisini kabul etti.

Dükkan sahibi, bu satış teklifine karşı çıkmaya karar vermiştir. Çünkü dükkanın satılması, sadece bir iş yeri kaybı anlamına gelmeyecektir. Aynı zamanda, dükkanın müşterileri için bir buluşma noktası olmaktan çıkması anlamına da gelecektir. Bu berber dükkanı, yıllardır bölgedeki insanlar için sadece bir berber dükkanı değil, aynı zamanda bir aile gibi birlikte zaman geçirilen bir mekan olmuştur.

Dükkan sahibi, bu kararın bölgedeki insanları etkileyeceğinin farkındadır. Dükkanın satılması durumunda, topluluk üyeleri bu kaybı hissedecek ve bir araya gelme fırsatı bulamayacaklardır. Bu da toplum bağlarının zayıflamasına ve insanların birbirlerinden uzaklaşmasına neden olabilir.

Sabahın erken saatlerinde, South Side Chicago'da bulunan bir berber dükkanı hareketlenmeye başlar. İşte, bir gün daha başlıyor. Her sabah olduğu gibi, müşteriler dükkanın kapısında sıralanmıştır. İnsanlar çeşitli stiller ve tarzlarda saç kesimi için beklemektedir.

Dükkanın içine adım attığınızda güler yüzlü bir karşılama sizi bekler. Burada tüm çalışanlar, müşterilerini asıl bir aile üyesi gibi hissettirmek için ellerinden gelenin en iyisini yapar. Berberler, müşterileriyle sohbet eder ve güncel olaylar hakkında fikir alışverişinde bulunur. Bu, barbershop deneyimini sıradan bir saç kesiminden daha fazlasına dönüştüren bir unsurdur.

Dükkanın içindeki güzel müzik, atmosferi daha da keyifli hale getirir. Radyo, sık sık R&B, hip-hop veya soul müzik çalar. Bu, müşterilerin saç kesimi sırasında rahatlamasını ve kendilerini iyi hissetmelerini sağlar. Müzik, dükkanın enerjisini artırır ve herkesin keyifli bir şekilde vakit geçirmesini sağlar.

Berberler, işlerini hızlı ve profesyonel bir şekilde yaparlar. Her biri saç kesimi ve tıraş konusunda deneyimli ve uzmandır. Her saç kesimi, özenle yapılır ve müşterinin isteklerine tam olarak uygun hale getirilir. Berberler, müşterilerinin güvenini kazanmak için çalışırlar ve bu da onların tavsiye edilen bir yer olmalarını sağlar.

Dükkanın içindeki sohbetler, gün boyunca sürekli olarak devam eder. Müşteriler, zaman geçtikçe arkadaş olur ve bu da dükkanın samimi ve sıcak bir ortamda olduğunu hissettirir. Herkesin birbiriyle anılarını paylaştığı ve gülmekten kırıldığı bir yerdir.

Akşam saatlerinde, dükkan yavaş yavaş sessizleşir ve yorgun bir günün ardından kapanır. Berberler, müşterilerine hizmet etmekten ve onları mutlu etmekten dolayı mutlu bir şekilde eve gider.

Stephen King'in küçük bir romanından uyarlanan bu filmde, yazar (Richard Dreyfuss) kendi ve üç diğer arkadaşının yaşadığı macerayı ve kahramanlıklarını anlatıyor. Bu çocuklar, 1950'lerde Oregon ormanlığında kayıp bir çocuğun cesedini aramaya koyulurlar. Yol boyunca daha da yakınlaşan çocuklar birbirleri hakkında da çok şey keşfederler...

Angie ve onun arkadaşlarının hayatları gözler önüne geliyor. Angie, her zaman bir hayalle yaşamış bir genç kızdır, süper kahraman olup, insanların hayatlarını hatta dünyayı kurtarmak istemiştir. Bu kazadan sonra, Angie’in aradığı fırsat ayağına gelmiştir, Angie, kazadan sonra, çocukluğundan beri hayalini kurduğu süper kahramanlık seviyesine artık çok yakındır ve önüne gelen bu şansı en iyi şekilde değerlendirecektir.

59 yaşındaki Daniel Blake, New Castle’da yaşayan bir marangozdur. Fakat ciddi bir sağlık sorunu nedeniyle çalışamamaktadır. Hayatında ilk kez “işsizlik fonuna” başvuran Daniel, gerçekten hasta olduğunu bürokrasiye kanıtlamaya çalışır. Ama sistemin çarpıklığı nedeniyle devlet yardımı da alamaz ve yeniden iş aramak zorunda kalır. Daniel bu zorlu süreçte Katie adında bir anne ve onun küçük çocuklarıyla dostluk kurar. Kendisi gibi bozuk sistemle ve boğucu bürokrasiyle mücadele eden ve iki çocuğuna tek başına bakmaya çalışan genç Katie ile yoldaş olacaktır.

Çocuk yazarı olma hayalleri kuran genç bir kadın, huysuz ve zengin yaşlı bir dulla imkansız bir dostluk kurar * birkaç farklı ilişkiyi aynı anda anlatan, tatlı filmlerden... klişe ama izlemesi keyifli. enterasan gelecek bir durumu yok ama izlenir diye düşünüyorum.

Bir süredir mutlu ilişkilerini devam ettiren ve huzurlu bir yaşantı sürmekte olan Michelle ve erkek arkadaşı Allen, evlenmeye karar verdiklerini açıklamak için anne babalarını bir araya getirmeye karar verirler. Ancak beklenmedik ilginç bir gerçek ortaya çıkar. Aileler birbirini çok yakından tanımaktadırlar. Bu tanışıklık çocuklarının evlilikleri hakkında bambaşka fikirlerin ortaya çıkmasına sebep olur.

Bir arazi sahibi ve genç karısı arasındaki bir boşanma davası, daha karanlık bir hale dönüşür ve Whicher'ı İngiltere kırsalının tam ortasına çeker. Burada, en rahatsız edici ve yıkıcı sırları ortaya çıkarır. Bu davetkar cümle, heyecan verici bir hikayenin başlangıcını bize sunuyor.

Her şey bir boşanma davasıyla başlıyor. Ne var ki, bu boşanma davası sıradan bir hukuki süreçten çok daha fazlasını içeriyor. Bir arazi sahibi ile genç karısı arasındaki bu davada, sıradan bir evlilik sorunu değil, daha karanlık bir olay dizisi gelişiyor. Evliliğin yıkılışıyla birlikte ortaya çıkan sırlar, insanın içini ürpertiyor.

Bir sanat tarihçisi, Tapınak Şövalyeleri'ne ait kadim bir haç bulunca onun sırlarını keşfetmek için umulmadık bir grup maceracıyla güçlerini birleştirir.

Batman, Teğmen Jim Gordon ve Bölge Savcısı Harvey Dent’in yardımlarıyla, şehir sokaklarını sarmış olan suç örgütlerinden geriye kalanları temizlemeye girişir. Bu ortaklığın etkili olduğu açıktır, ama ekip kısa süre sonra kendilerini, Joker olarak bilinen ve Gotham şehri sakinlerini daha önce de dehşete boğmuş olan suç dehasının yarattığı karmaşanın ortasında bulurlar.

Paris'in hassas bir banliyösünden üç kardeş: Noumouke, Soulaymaan ve Demba. 15 yaşındaki küçük kardeş olan Noumuke; hangi kardeşin izinden gideceğine karar vermek zorundadır: ya avukat ağabeyi Soulaymaan’ın izinden gidecek ya da gangster ağabeyi Demba’nın.

Paris'in sefil bir banliyösündeki ihanet, intikam ve şiddet döngüsünü kırmaya çalışan Traoré kardeşler daha parlak bir gelecek için mücadele etmeye devam eder.

İngilizce öğretmeni olan Charlie, obezite sorunuyla başa çıkmaya çalışan bir adamdır. Münzevi bir yaşam süren Charlie’nin tek isteği uzaklaştığı kızıyla yeniden iletişim kurabilmektir. Charlie, kızıyla yeniden yakınlaşabilmek için elinden geleni yapar.

Muhteşem bir gerçek hayat öyküsünden esinlenen film, kamp yapmak için doğanın kollarına atılan bir grup üniversite öğrencisinin, yakınlardaki restoranda insan etinin servis edildiği gerçeğiyle yüzleşmelerini konu alıyor. Başlangıcı sıradan bir korku filmi gibi görünen yapım, Blair Cadısı atmosferini ustalıkla işlerken, aynı zamanda Kiarostami ya da Makhmalbaf'ın kamera oyunlarına benzer şekilde gerçeklikle ve zamanla oynuyor. Filmde, korkunç, dramatik ve duygusal anların yanı sıra doğaüstü öğeler de yer alıyor. Ancak bunu yaparken öylesine şiirsel bir atmosfer yaratıyor ki, izleyiciler adeta büyüleniyor. Yapımın estetik yönetimi, hayranlık uyandıran sahneleriyle de dikkat çekiyor. İnsan etinin servis edildiği restoranın kasvetli atmosferi, insanın içini ürperten sahnelerle ustaca anlatılıyor.

Brad Pitt ve Margot Robbie'li Babylon, 1920'li yılların Los Angeles'ında, sinemanın sessiz dönemden çıkış sürecinde adından söz ettiren bir aktör ile gözünü yıldız statüsüne dikmiş hırslı bir aktris adayının gözünden o dönemki Hollywood'un her manadaki aşırılığını epik bir dille ele alıyor.