Dram Filmleri

Hapisten çıktıktan sonra trajik bir geçmişe sahip bir kanun kaçağı, yerel alkol karaborsasının kontrolü için acımasız bir suç patronuna meydan okur.

Gerçek bir olaydan ilham alan Son Bir Nefes (Last Breath), izleyicileri okyanusun karanlık ve amansız derinliklerinde soluksuz bırakacak bir hayatta kalma mücadelesine davet ediyor. Deneyimli derin deniz dalgıçlarının, dalgaların ve zamanın acımasız baskısı altında verdikleri mücadeleyi konu alan bu sürükleyici yapım, insan iradesinin sınırlarını zorlayan çok farklı bir hikâyeyi gözler önüne seriyor. Alex Parkinson’un yönetmenliğini üstlendiği filmin senaryosu Mitchell LaFortune, Alex Parkinson ve David Brooks’a ait. 2019 yılında yine Alex Parkinson’un çektiği belgeselin sinema uyarlaması olan yapım, izleyiciye daha derin bir anlatım sunuyor.

Tıp öğrencisi Shaw (Sydney Taylor), yıllardır asi dövme sanatçısı Rule’a (Chase Stokes) âşıktır – onu hep sadece bir aile dostu olarak görmüş olsa da. Tutkuyla geçen bir gecenin ardından, bastırılmış duygularla yüzleşmek zorunda kalırlar. Bu süreçte yas, aile beklentileri ve bağlanma korkularıyla mücadele ederler. Farklı dünyalardan gelen iki insan arasındaki bu aşk, gerçekten ayakta kalabilecek mi? Bu, ilişkilerinin en büyük sınavı olacaktır.

1870’lerde Montana kışında genç Abigale Archer, tek başına hayatta kalmak ve ona ait olan tek dünyevi varlığı – aile atını – kana susamış haydut çetesinden geri almak için mücadele eder.

Kızıyla olan hikayeleri yarım kalmış olan ünlü oyuncu, hikayelerini tamamlamak amacıyla kızıyla birlikte bir yolculuğa çıkar. 

Bir papazın inancı, küçük Fin kasabasına bir meteor düştüğünde altüst olur; bu olay, kaosu ve suç niyetlerini beraberinde getirir.

Cinayetten tutuklanan Julian Kaye, 15 yıl cezasını çektikten sonra, günümüz Los Angeles seks endüstrisindeki yerini bulmaya çalışır. Julian bu sırada tek gerçek aşkı Michelle ile birlikte onu hapse gönderen çerçeve hakkındaki gerçeği ortaya çıkarmaya çalışır.

1957-1966 yılları arasında yayınlanan Perry Mason dizisinin yeniden uyarlamasında, ceza avukatı Perry Mason’ın ele aldığı davalara odaklanılıyor. En zorlu davaların bile üstesinden gelebilen Perry Mason, yüz yılın vakası ile karşı karşıyadır. Gerçekleri ortaya çıkarmak için gece gündüz çalışan Mason, bu süreçte şehrin gizlenen gerçeklerinin açığa çıkmasını sağlar. 

Georgia Soruşturma Bürosu (GBI) Özel Ajanı Will Trent, doğumda terk edilmiş ve Atlanta'nın aşırı koruyucu bakım sisteminde zorlu bir ergenlik geçirmiştir. Ama şimdi Will Trent, kimsenin kendisi gibi geride kalmamasını sağlamak için benzersiz bakış açısını kullanmaya kararlı ve GBI'nın en yüksek temizleme oranı haline geliyor.

“Kvodo” adlı İsrail dizisinden uyarlanan Your Honor, New Orleans’ta gelişen bir hukuk davasını konu ediniyor. Dizinin başrolünde yer alan “Breaking Bad”in yıldızı Bryan Cranston, oğlu suça bulaşan bir hakimi canlandırıyor. Yıllar boyu adaleti sağlamak için çalışan adam, oğlunun bir suça karışmasının ardından, onu koruyabilmek için kendisini zor bir duruma sokar. 10 bölümden oluşan dizinin showrunner koltuğunda, senarist Peter Moffat yer alıyor.

Leigh Bardugo imzalı romandan uyarlanan fantastik dizi, “Lights Out”, “Arrival" ve "Bird Box" gibi yapımlardan tanıdığımız Eric Heisserer tarafından ekrana taşınıyor. Yazarın ünlü Grisha evreninde geçen "Shadow and Bone" konu olarak, ikiye bölünmüş bir evrende vahşi yaratıklara komşu olarak yaşayan insanları takip ediyor. İki ülkeyi birleştirebilecek sihirli bir gücün varlığını keşfeden bir asker, kendisini zorlu bir savaşın ortasında buluyor.

John Sugar, efsanevi Hollywood yapımcısı Jonathan Siegel'in sevgili torunu Olivia Siegel'in gizemli kayboluşunu araştıran Amerikalı bir özel dedektiftir. Olivia Siegel’a ne oldu ve hala hayatta olma ihtimali var mı? Sugar, genç kadının geçmişini derinlemesine araştırdıkça, giderek daha şok edici olan aile sırları gün ışığına çıkar. Gerçeğe yaklaştıkça ipucu arayışı daha tehlikeli hale gelir; çünkü çok geçmeden güçlü rakipler bazı şeylerin gizli kalmasını sağlamak için ellerinden geleni yapmaya başlar.

Jennifer Aniston ve Reese Witherspoon'un yürütücü yapımcılığını ve başrollerini üstlendiği The Morning Show, günlük olarak yayınlanan sabah programında çalışan erkeklerin ve kadınların ayrı ayrı yaşadığı farklı sorunlar gözler önüne seriyor. Birkaç yıl önce yaşanan #MeToo skandalı dizi ile birlikte yeniden gündeme gelen dizide New York'taki bir televizyon kanalı, cesur bir gazeteci olan Bradley Jackson'ı sunucu olarak işe alır. Programın diğer sunucusu Alex Levy ise acemi birinin yanına alınmış olmasından mutsuzdur. Yaşanan yeni olayları, kendi kariyerini güçlendirmek amacıyla kullanmayı hedefler ve Bradley ile müttefik olma kararı alır.

Gen V, üniversiteye giden genç süper kahramanlara odaklanacak. Süper kahraman olabilmek için çeşitli testlerden geçen gençler; fiziksel, cinsel ve ahlaki sınırlarını zorlayan bu testlerin ardından, en iyi şehirlere yerleşebilmek için birbirleriyle yarışacaklar.

1929 yılında Berlin’de geçen dizide, Köln şehrinde komiser olan Gereon Rath, bir davayı çözmek için Berlin’e gönderilir. Uyuşturucu, siyaset, cinayet ve sanatın hüküm sürdüğü bir çevreyi incelemeye başlayan Gereon, başlarda ele aldığı davayı basit olarak algılasa, araştırma ilerledikçe hayatını değiştirecek birçok olay gerçekleşir. Komiser Gereon Rath karakterini Volker Bruch’ın canlandırdığı dizinin yaratıcıları ise Henk Handloegten, Tom Tykwer ve Achim von Borries.

Gastronomi dünyasından genç bir şef olan Carmen "Carmy" Berzatto, erkek kardeşinin intiharının ardından aile kurumunun yönetimini devralmak için Chicago'ya dönmek zorunda kalır. Kendi dünyasından uzakta olan Carmy, bir trajedinin sonuçlarına katlanırken küçük bir işletmenin, inatçı bir personelin ve gergin aile ilişkilerinin ezici sorumluluklarıyla uğraşmak zorundadır.

Aaron Hallam, 1999'da Kosova'da yaşanan en kanlı katliamlardan birinde, bu kasapça katliamı emreden komutanı yok etmekle görevlendirilir ve görevinin üstesinden başarıyla gelir. Bu sayede gümüş yıldız madalyasıyla onurlandırılsa da; orada yaşadıkları ve gördüklerinden gurur duymak bir yana, yaşadığı dehşet onu uykularında bile rahat bırakmaz. Yıllar geçer, Kosova'da yaşananlar unutulur. Kendisini artık doğaya adayan askeri eğitimci Teğmen Bonham, kendisinden yüzlerce kilometre ötede vahşice işlenen cinayetler için yardıma çağrılır. Bonham ilk incelemelerden sonra, birer vahşi hayvan gibi öldürülen avcıların katilinin ancak kendi yetiştirdiği biri olabileceğini anlar. Ormanda teğmen tarafından ele geçirilen Aaron, özel kuvvetlerin peşinde olduğunu anladığında yine korkunç cinayetler işleyerek kaçar ve kimin av, kimin avcı olduğu anlaşılmayan bir kovalamaca başlar.

Güçlü bir avukat olan Marley en iyi arkadaşı Fela'nın kocasının öldürülmesinin ardındaki gerçeği açığa çıkarma görevini üstlenince şimdiye kadarki en şahsi davasını almış olur. Artık özel dedektif olan eski polis sevgilisinin yardımıyla Marley'nin gerçekte olanları arayışı onu aldatmaca ve ihanet dolu bir kalleşlik labirentine sokar.

Kederli bir dul, merhum kocasının metresinden ölümünün bir kaza olmadığını öğrenir. İki kadın, cinayetinin arkasındaki gerçeği ortaya çıkarmak ve her ikisinin de sevdiği adamın maskesini düşürmek için beklenmedik bir ittifak kurar.

Emekli bir tetikçinin hayatı, eski karısı ve oğlu tatil zamanı habersizce kapısına dayandığında altüst olur—çünkü peşlerinde, onun eski mafya bağlantıları vardır.

"1939 yılında Hitler’in ordusu sınırları kapatırken, Almanya’da kiliselerine hizmet eden 85 Amerikalı misyoner bulunuyordu. Bu misyonerlerin Nazi Almanyası’ndan kaçışı, modern LDS tarihindeki en dramatik olaylardan biri olarak kabul edilir."