Dram Filmleri

Krisha on yıl önce terk ettiği ailesinin yanına Şükran Günü yemeği için geri döner. Fakat geçmişten gelen günahkâr tutkular şenliğin yapılmasında bir tehdit olur. Krisha ailenin sorunlu üyesindir, yıllardır bağımlılık ile mücadele eder. Ailesi onu affedecek gibi olsa da geçmiş Krisha’nın peşinden sürüklenecektir. Kapanmış yaralar kanar, küskünlükler açığa çıkar, hesaplaşmalar başlar.

Katolik kraliçe Mary ölür ve tahta pek istenmese de protestan olan ve öldürmeye kıyamadığı kardeşi Elizabeth geçer. Elizabeth’in önünde uzun ve bolca dikenli bir yol vardır. Etrafında hem destekçileri hem de her fırsatta katolik egemenliği geri getirmeye çalışan insanlar vardır. Bunun yanında evlenmesi ve kendisinden sonra tahta geçmesi gereken bir vasil bırakmak zorundadır. Tüm bu zorlukların arasında Elizabeth’in ingiltereyi nasıl yöneteceği ise tam bir muammadır.

Bir zamanlar enfes bir manzaraya sahip olan ama artık devasa bir çöplüğün gölgesinde kalan bir köyde, genç bir adam kendisini oraya bağlayan zalim kaderden kurtulmaya çalışır.

Hikaye İran-Irak savaşı sırasında Tahran’da geçiyor. Shideh, kocası zorunlu görev için başka bir şehre gönderildiğinde, devam eden bombardımanların yol açtığı tehlikeye rağmen kızıyla birlikte evlerinde kalmakta ısrar eder. Fakat insanların birer birer terk ettikleri apartmanda yalnız kalan anneyle kızı sadece savaş uçakları değil, bir hayalet de tehdit etmeye başlar.

Birleşik Devletler Deniz Kuvvetleri Gazisi Brian Brown-Easley , destek talebi Gazi İşleri tarafından reddedilince, mali olarak çaresiz bir duruma gelir ve seçenekleri tükenir. Bir bankayı ve çalışanlarını rehin almasıyla polisle yaşanacak gergin bir çatışmaya zemin hazırlar. Yaşanmış bir hikayeye dayanmaktadır.

Roman, büyükbabasından miras aldığı Ukrayna sınırına yakın topraklara geri döner. Bu devasa ama ıssız mülkü satmaya tamamen karar vermiş olan adam, yerel polis tarafından büyükbabasının yerel bir suç baronu olduğu ve adamlarının araziyi ve kaçakçılık işini kavga etmeden bırakmayacakları konusunda uyarılır.

Hayatını kendi elleriyle sonlandırmaya karar veren David Miller intihar edeceği yeri, zamanı ve metodu kararlaştırır. Ancak hiçbir şey plana uygun şekilde gelişmez.

Birbirine bağlanan üç hikâyede yönetmen, ilk olarak kaza geçiren genç bir sörfçüye, gencin hastanedeki anne-babasına ve son olarak da hayatta kalmak için kalp nakline ihtiyaç duyan bir anneye odaklanıyor. Venedik Film Festivali’nin Ufuklar bölümünde dünya prömiyerini yapan film yaşamın belirsizliği, beden ve tesadüfleri son derece dokunaklı ve hümanist bir gözle ele alıyor.

Magallanes, Lima’nın en fakir mahallelerinde külüstür bir taksiyle iş yaparak hayatta kalmaya çalışan eski bir askerdir. Eski üstlerine olan sadakati ve komutanlarının iyi niyeti gündelik hayatını dengede tutan tek şeydir. Fakat bir gün geçmişinden gelen bir kız taksisine bindiğinde, ruhunda çok uzun zaman önce sönmüş olan ateş yeniden kıvılcımlanacak, geçmişle yüzleşmesi ve ödemesi gereken kefareti hatırlatacak, gecikmiş adaleti sağlama çabası Magallenes’in hayatını tümden değiştirecektir.

Tokyo’da yaşayan Margaret, İngilizce öğretmenidir. Acı dolu geçmişini unutmaya çalışan Margaret, gizemli bir yakuza olan Kazu ile tanışır. Margaret’in Kazu ile birlikte olması onun için tehlikeli olsa da genç kadın kalbine söz geçiremez. Margaret, karanlık ve sevginin ışığında kendisini bulmaya çalışır.

Beto, yalnız bir adam olarak Arjantin'in, Chubut bölgesindeki Peninsula Valdes Ulusal Parkı'nda çalışmaktadır. Doğaya ve hayvanlara olan sevgisiyle tanınır ve günlerini orka, fok ve deniz aslanları gibi canlıları denizde izleyerek geçirir. Ancak İspanyol bir anne olan Lola ve otistik 11 yaşındaki oğlu Tristán, Beto'yu bir belgeselde izledikten sonra, Beto'nun huzuru bozulur. Umutsuz olan Lola, oğlunun otizmi nedeniyle yaşadığı izolasyonu yenmek için Beto'dan yardım ister. Beto, Tristán'ın iyileşmesine yardımcı olmak için Lola'ya destek olur ve bir tedavi sürecine girerler. Film, insan bağlarının gücüne dair bir hikâye anlatırken, doğa ve hayvan sevgisiyle de izleyicileri büyüleyecek.

Üniversitede son zamanlarını geçiren genç bir adam olan Adam Buckley, günün birinde kısa süre sonra mezun olacağı bu üniversitedeki arkadaşlarına bir söz verir. Arkadaşlarıyla kurduğu bir birliğe verdiği bu sözün ardından başına geleceklerden habersiz olan genç adam, kendisini bir anda tehlikeli bir market soygununun ortasında bulur. Her ne kadar dostlarına verdiği sözü tutmak istese de bir yandan da bu soygunun içinde olmaması gerektiğinin farkında olan Adam, her şey için çok geç olduğunun da farkındadır. Soygunun daha başlar başlamaz ters gitmesiyle birlikte Adam ve arkadaşları, yaptıkları her hareketin sonucunda bir felaketle karşılaşırken; Adam ise fazlasıyla zorlu bir seçimle karşı karşıya kalacaktır.

Bir Yunan Adası’ndaki yalnız tatili sırasında edebiyat profesörü Leda, kendini, bulunduğu özel plajı paylaşarak keyfini kaçıran küstah ve kalabalık bir ailenin yanında bulur. Aileden bir çocuk kaybolduğunda, krizi düzgün yöneten ve çocuğu bulan Leda olur. Ancak bu olay, bir anne olarak geçmişte verdiği kararların, neredeyse 20 yıl sonra şimdi bile boğuştuğu seçimlerin davetsiz anılarını davet eder.

Kısa süre sonra okulundaki ilk gününe hazırlanan Billy, on bir yaşında bir çocuktur. Bu zamana dek pek de popüler bir çocuk olmayan Billy, bu sene bu durumu değiştirmek ister. Bunun ardından okulun ilk günü adını herkese duyurabilmek ve başta okuldaki kız arkadaşları olmak üzere herkesin hayranlığını kazanabilmek için sıradışı bir iddiaya giren Billy, kısa süre sonra buna son derece pişman olacaktır. Arkadaşlarıyla girdiği bir iddianın ardından günde tam 10 solucan yemesi gereken Billy, bu iddiayı kazanıp okulda popüler hale gelebilmek adıana hem boşboğaz kardeşiyle; hem de yediği solucanların midesini feci şekilde bozmasıyla uğraşmak zorunda kalacaktır. Peki Billy iddiayı kazanabilecek midir?

Kandırmaca. Cinayet. Varoluşçu öfke. Karamsar bir tebrik kartı yazarının dünyasına hoş geldiniz.  Bir tebrik kartı yazarının özel bir gün için en güzel kartı yazmaya çalışırken cinayet zanlısı haline geldiği bu kara mizah öyküsünün başrolünde Bob Odenkirk'i izliyoruz.

Cathy bir restoran açmak isteyen bir sous-chef. Finansal zorluklarla Cathy, genç göçmenler için bir sığınakta bir iş kabul ediyor. İlk başta işten nefret ediyor, o zaman mutfak tutkusu çocukların yaşamlarını değiştirmeye başlar.

Kill Bok-Soon, bekar bir annedir. Aynı zamanda da işinde yüzde yüz başarı oranına sahip olan bir suikastçıdır. Onun için öldürmek ne kadar kolaysa, ergen kızına ebevenylilk yapmak bir hayli zordur.

Anastasia tutkulu milyoner Christian Grey ile yaşadığı ilişkisini geride bırakmaya çalışmaktadır. Ancak bu sandığı kadar kolay olmaz. Yeniden bir araya gelen çiftin yaşadıkları zorluklar barışmalarıyla birlikte bitmeyecektir. Christian geçmişinden gelen şeytanları ile yüzleşmek zorunda kalırken, Anastasia da Grey'in geçmişinde kalan ancak onu unutmamış kadınların öfkeleriyle ve kıskançlıklarıyla yüzleşecektir.

Ne aradığını bilmeyen, tek istediği şey geleceğini güvence altına alabilmek olan Donato isimli bir adam; günün birinde yeşil arabasıyla birlikte nereye varacağını bilmeden bir yolculuğa çıkar. Yolculuğa çıkmasının sebebini kendi de bilmeyen Donato, sanki bu yolculukta biriyle karşılaşmayı bekler gibidir. Bu sırada yolda gizemli bir kadına rastlayan Donato, yardıma ihtiyacı olan bu kadına yardım eli uzatmaya karar verir. Kısa süre sonra Norah isimli bu kadının bazı tehlikeli gangsterlardan bir şey çaldığını öğrenen Donato, kendisini tuhaf bir kovalamacanın içerisinde bulmuştur. Yollarının böylesine tuhaf bir şekilde kesişmesinin ardından birbirlerinden ayrılmaya pek niyeti olmayan bu ikili, belki de hayatları boyunca bu anı beklemektedir.

Ebeveynleri Charles ve Judith ile üç çocukları Alexander, Jennifer ve Emily'den oluşan beş kişilik bir aile olan Montgomery'ler, Noel'i, New York'un kuzeyindeki yepyeni, son teknoloji bir dağ kulübesinde geçirmeyi dört gözle bekliyorlar. Kabin, Charles'ın geliştirme şirketi tarafından inşa edildi ve ailenin birbiriyle yeniden bağlantı kurup bağ kurması için mükemmel bir sığınak olacak şekilde tasarlandı. Bununla birlikte, Charles'ın kabinin ailenin yararına inşa edildiğine dair dışa dönük iddiasına rağmen, herkes onun gerçek niyetinin onu bir iş varlığı olarak kullanmak olduğunu biliyor. Charles, şirketinin geleceği hakkında her zaman endişe duyan bir işkoliktir. İş konularını yakından takip ederek şirketin iflas etmesini önleyebileceğine ve lüks yaşam tarzlarını sürdürebileceğine inanıyor.

2. Dünya Savaşı'nın son günlerinde evine ve kızına dönmeye çalışan kaçak bir Alman askeri kendini, gizli altınları arayan SS birliklerine karşı bir savaşın içinde bulur.

Ailesiyle birlikte çocukluğunu geçirdiği eve taşınan bir adam, babasıyla bağlantılı yerel bir fabrika kazasını araştırır ve karanlık aile sırlarını açığa çıkarır.

"Kaçak Yolcular" adlı filmi izlerken, tesadüfen bir araya gelen ve petrol kirliliği nedeniyle harabeye dönen bir kasabadan kaçan altı kişinin öyküsüne tanık oluyoruz. Kendilerini gizlemeyi başardıkları bu gizemli gemi, aslen tahmin ettikleri gibi bir kurtuluş umudu değil, bilmedikleri tehlikelerle dolu bir meydan okuma sunmaktadır.

Filmde, karakterlerin mevcut durumları ve geçmişleri, birbiriyle uyum içinde ilerleyen bir hikayede ustaca anlatılıyor. Ancak asıl heyecan, geminin kendisinde gizli. Kimin tarafından ve hangi amaçla kullanıldığını bilmedikleri bu gemide, gizli tehlikelerle dolu karanlık koridorları keşfederken, her biri kendi hayatta kalma mücadelesini veriyor.

Uçan bir daire, hafıza sorunları yaşayan yaşlı bir banliyö sakininin arka bahçesine düşer ve bu kişi içerideki korkmuş uzaylıyla bir bağ kurar.