Dram Filmleri

20. yüzyılın başında Ughettera, Kuzey İtalya. Ughetto ailesinin köyünde yaşamak çok zorlaşmıştı ve Ughettolar yurtdışında daha iyi bir yaşam hayali kuruyordu. Luigi Ughetto, Fransa'da yeni bir hayata başlayarak Alpleri aşarak çok sevdiği ailesinin kaderini sonsuza dek değiştirmiştir.

Fransa’nın güneybatısındaki küçük bir sahil kasabasında tatil yapan bir turist sörf yaparken sörf tahtasından düşer ve gözlerden kaybolur. Yüksek alarm durumuna geçen kasabada çok geçmeden gerçek ortaya çıkar: limanda bir köpek balığı vardır. Bunun üzerine emekliliğin eşiğinde bir sahil güvenlik görevlisi olan Maja, körfezi kurtarmak için son görevine çıkar.

Bir arkadaşının cenazesine katılmak için Pasifik sahili boyunca köpeği Lulu ile seyahat eden ordu muhafızı Briggs'in hikayesini anlatıyor. Yol boyunca Lulu'nun sıra dışı davranışı, Briggs'in sınırlarını zorlayacak ama nihayetinde hem kendisini hem de köpek arkadaşını daha iyi anlamasını sağlayacaktır.

Boşanma sürecindeki bir çiftin, sevgili köpeklerinin velayeti konusundaki çekişmesini konu alan "Köpeği Kim Alacak?" filmi, evcil hayvanların aile içerisindeki yerini ve önemini gözler önüne sermektedir. Film, karakterler arasındaki ilişkilerin derinlemesine işlenişini ve duygusal baglamanın karmaşıklığını başarıyla gösteriyor.

Ana karakterlerin evliliklerindeki sorunlar ve bunların çözüm sürecinde velayet kavgasına dönüşen sevgili dostlarının akıbeti üzerine kurulu hikaye, izleyiciyi derinden etkileyen bir drama sunuyor. Bu süreçte her iki tarafın da sevgili köpekleri uğruna verdiği mücadele, insanların evcil hayvanlarına olan bağlılıklarının altını çiziyor.

Maria ve Henry 3 çocuklarıyla birlikte kış tatillerini geçirmek için Tayland'a giderler. Bu tropik cennete birkaç gün keyifli vakit geçirmek isteyen aile, 25 Aralık gecesi düzenlenen Christmas partisine gider ve bolca eğlenirler. Ertesi sabah havuz keyfi yaptıkları sırada korkunç bir gürültüyle ortalık sarsılmaya başlar. Maria ve Henry korku içinde dona kaldıklarında, otelin duvarları üzerinden dev dalgalar da üzerlerine doğru hızla gelmektedir!

Şüpheci bir gazeteci, yazacağı makale için gönülsüz bir şekilde aşk acısı terapisine başlar ve sonunda çekici terapiste kalbini açar.

Komedi türündeki filmde Julia Louis-Dreyfus, onu seven ve her şekilde destekleyen Don ile inanılmaz mutlu bir evliliği olan New Yorklu bir roman yazarı olarak yaşamını sürdüren Beth karakterine hayat verecek. Günün birinde Beth, Don'un kendisinin yazdıklarını yıllardır sevmediğini itiraf ettiğini duyduğunda, hayatlarında iyi olan her şeyi geri almakla tehdit eder. Bu durum da ikili arasındaki ilişkileri gergin bir hâle getirir.

Barcelona'nın ışıltılı güzelliği ve zengin tarihi, film boyunca göz alıcı bir şekilde seyirciye sunulur. Ancak, bu güzel şehirde kaotik bir tehlikenin geliştiğini de gözler önüne serer. Genç adamın masum hayali, beklenmedik bir şekilde suç dünyasına adım atmaya dönüşür.

Film, genç adamın suç dünyasındaki yerini ve bu karanlık dünyanın onun üzerindeki etkisini çarpıcı bir şekilde anlatırken, aynı zamanda izleyicilere derinlikli bir insanlık hikayesi sunmaktadır. Başarılı oyunculukları, dinamik sahne geçişleri ve nefes kesen çekimlerle dolu olan bu film, seyirciye unutulmaz bir deneyim yaşatmayı başarıyor.

Dövüş sanatçısı eğitimi gören Ria Khan, ablası Lena'yı yaklaşan evliliğinden kurtarması gerektiğine inanıyor. Arkadaşlarının yardımını aldıktan sonra Ria, bağımsızlık ve kardeşlik adına tüm düğün soygunlarının en iddialısını gerçekleştirmeye çalışır.

Kho Gaye Hum Kahan, Mumbai’de yaşayan üç arkadaşın hayatında odaklanıyor. Üç sıkı dostun hayatı, aşk, hırs, kalp kırıklığı ve sosyal medyanın bağımlılık yaratan cazibesi nedeniyle karmaşık bir hal alır.

Film yorumlamayı hep severiz. Bu kez mercek altına aldığımız film ise Kayıp Polis. Film, beklenmedik bir şekilde, yardımcı memur Ping-Pong'un polis kartını karakolda yaktığı ve tek kelime etmeden ortadan kaybolduğu bir sahne ile başlıyor. Hikayenin bu noktasından sonra seyirci, Ping-Pong'un yakın çalışma arkadaşlarını, onun izini Toulouse sokaklarına dek sürerken bulur.

Annesi yeni erkek arkadaşıyla Kolombiya'da tatilde gizemli bir şekilde ortadan kaybolunca, June'un cevap arayışı uluslararası bürokrasi tarafından engellenir. Annesinden binlerce mil uzakta Los Angeles'ta olan June, çok geç olmadan onu bulmak için parmaklarının ucundaki en son teknolojiyi yaratıcı bir şekilde kullanır. Ancak daha derine indikçe, dijital hafiyeliği cevaplardan çok soruları gündeme getirir. June annesiyle ilgili sırları çözdüğünde, onu aslında hiç tanımadığını keşfeder.

Büyülü bir çiçekten elde edilen nektar, üç kızın bir süreliğine erkek olarak yaşamasına izin veriyor. Film, sosyal normlardan ve cinsiyet rollerinden kısaca uzaklaşıp, eğlenceli ve hafif fantastik bir temanın üzerine bina edilmiş. Bu şaşırtıcı süreci ele alan film, değişimin zorluklarını, heyecanlarını ve sonuçlarını çarpıcı bir şekilde seyirciye aktarıyor.

Her karakterin bu deneyimden farklı şekilde etkilendiği gözlemlenirken, esasında hep birlikte büyüdüklerini ve kendilerini bulduklarını da görebiliyoruz. Cinsiyet değiştirmenin karmaşıklığı ve kişisel anlamı, komik sahnelerle birleştirildiğinde, son derece eğlendirici bir hikayeyle karşılaşıyoruz.

Büyülü çiçek temasının fantastik ağırlığı, son derece doğal bir şekilde işlenmiş. İzleyicisini eşsiz bir maceraya sürükleyen film, Türkçe dublaj ve HD izleme seçenekleriyle sinema severlerin beğenisine sunulmuştur. Bu son derece özgün hikayenin tadını çıkarmak isteyen herkesi bekliyoruz.

Eleanor geçmişiyle mücadele eden genç bir dedektiftir ve toplu katliam boyutunda cinayetler işleyen yeni bir katilin son cinayetinde  olay yerine çağrılır. FBI katilin bulunması için ülke çapında umutsuz bir arama çalışması başlatmış ancak katilin karmaşık davranışları yüzünden her seferinde hüsrana uğramıştır.  Her ne kadar tecrübesiz olsa da, çalışma arkadaşlarının da fark ettiği şekilde bu katilin akıl yürütme şeklini anlayan tek kişi Eleanor'dur. Genç kadın yavaş yavaş davanın içine çekilir.

Bir grup genç, bir kanalda süzülen bir ceset bulduğunda, sapkın suçun ardındaki acımasız gerçeklik, bir kasabanın saklı sırlarını açığa çıkarıyor. Bu sahne, izlerken her anını nefes kesici bir şekilde ve son derece gerilimli bir atmosferde yaşayacağınız harika bir sinema deneyiminin başlangıcı. Çok hızlı ve etkileyici bir şekilde başlayan bu film, izleyicisini öylesine içine çekiyor ki, sonrasında gerçekleşen olaylar ve ortaya çıkan sırlar karşısında adeta şoka uğruyoruz. Grubun bulduğu ceset, bir dizi karmaşık ve korkunç olayları tetikler. Bu olayların her biri, kasabanın karanlık ve saklanmış sırlarını bir bir aydınlatır. Bu gerçekler, zamanla ortaya çıktıkça daha da çarpıcı bir niteliğe bürünüyor. Gençlerin ve kasaba halkının bu sırlarla nasıl başa çıktıklarını izlemek, nefesinizi kesen bir deneyim olacaktır. Böylesine zengin bir hikaye örgüsü ve baştan sona sürükleyici bir anlatımı ile bu film, unutulmaz bir sinema deneyimi sunuyor.

Ailesinin iflas etmesinin ardından bir şehir kadını (Jessy Schram), babasının (Willie Aames) yatırım olarak satın aldığı zor durumda olan bir kabak çiftliğini düzeltmek için ülkeye seyahat eder.

Bu, umutsuz bir durumda olan bir çiftlik üzerine yapılan bir film. Ana karakterimiz, ailesinin iflas etmesi üzerine, babasının yatırım olarak satın aldığı kabak çiftliğini kurtarmak için mücadele etmek zorunda kalır. Şehirden kopup gelmiş olan bu kadının, kırsal alanda karşılaştığı zorluklar ve engellerle nasıl mücadele ettiğini izliyoruz.

Film, güçlü bir kadın karakterin gelişimini ve değişimini anlatıyor. Ana karakterimiz, başlangıçta çiftlik işine yabancı olsa da, zamanla bu dünyaya uyum sağlar ve çiftlik işleriyle ilgili becerilerini geliştirir. Gözlemlediği sorunları çözmeye ve çiftliği tekrar canlandırmaya yönelik adımlar atar.

Hikayenin yanı sıra, filmin görsel açıdan da oldukça etkileyici olduğunu söylemek gerekir. Kırsal alanda geçen sahnelerde doğanın güzelliği ve çiftlik yaşamının atmosferi başarılı bir şekilde yansıtılmış. Ayrıca filmdeki oyunculuk performansları da oldukça başarılı. Jessy Schram'ın canlandırdığı ana karakter, seyirciye gerçekçi ve duygusal bir performans sunuyor.

Film, kırsal yaşamı ve aile değerlerini vurgulayan sıcak bir hikayeye sahip. İnsanın köklerine dönme, aile bağlarının önemi ve tekrar başlama fikri gibi evrensel temaları ele alıyor. Aynı zamanda, zorluklara karşı mücadele etme ve cesaretli olma mesajını da veriyor.

Genç bir sağlık görevlisi olan Ollie Cross, deneyimli bir doktor olan Rutkovsky ile birlikte çalışmak zorundadır. Her ikisi de New York şehir merkezinin sokaklarında suçlular, evsizler ve uyuşturucu kullanıcıları arasında dolaşıyor. Ollie, bu süreçte mesleğinin doğasında var olan riskleri keşfeder.

Petrolcü Paul Sturges'in pastoral aile tatili, bölgesini korumak için hiçbir şeyden vazgeçmeyen vahşi bir megalodon köpekbalığıyla karşılaştıklarında bir kabusa dönüşür. İnsanlar ve doğa arasındaki bu destansı savaşta, mahsur kalan ve sürekli saldırı altında olan Paul ve ailesi, bir şekilde ailesini yeniden kıyıya çıkmadan önce canlı olarak geri getirmenin bir yolunu bulmalıdır.

1972'de, bir ragbi takımını Şili'ye uçurmak için kiralanan Uruguay Hava Kuvvetleri Uçuş 571, And Dağları'nın kalbindeki bir buzulda feci bir şekilde düşer. Kazada, 45 yolcudan sadece 29'u sağ kurtulur. Kendilerini dünyanın en zorlu ortamlarından birinde bulan yolcular, hayatta kalabilmek için aşırı önlemlere başvurmak zorunda kalır.

Yapay zekanın moda olduğu ve doğanın uzak bir anı haline geldiği yakın bir gelecekte geçen filmde Rachel ve Alvy, ilişkilerini bir sonraki seviyeye taşımaya ve bir aile kurmaya hazır New Yorklu bir çifttir.

Ölümcül bir virüs salgını bir hastanenin karantinaya alınmasına neden olur. Krizin ortasında kapana kısılan farklı insanlar, ızdırap verici tercihler yapmak zorunda kalır. Xia, virüsün kaynağını bulmak ve yayılmasını durdurmak için Jin ile ortak olur.

Mahvolmuş bir boksör olan Jo-ha, hayatında kaba kuvvetten başka bir şey bilmez. Fakat şampiyona kariyeri kısa sürer, artık elinde yalnızca gururu kalmıştır. Küçükken onu terk eden annesiyle karşılaşır ve piyano çalmak dışında daima garip görünen genç erkek kardeşi Jin-tae ile yaşamaya başlar. Otistik kardeşi Jin-tae, piyano çalmada, video oyunlarında ve ramen pişirmede çok başarılıdır. İlk başlarda, “Bir şeyleri elde etmek istiyorsan yumruklarını sallaman gerek” diye ona öğüt veren kardeşinden korkar. Fakat birbirleriyle zaman geçirdiklerinde aile olmanın ne demek olduğunu keşfederler.

Görünmeyen uğursuz bir varlığın nüfusun büyük kısmını yok etmesinden beş yıl sonra, hayatta kalan bir kadın ve iki çocuğu çaresiz bir şekilde güvenli bir yere ulaşmaya çabalar.