Belgesel Filmleri

İlk başlarda sadece 200 kişilik bir insan topluluğundan oluşan, Amazon’un ıssız yağmur ormanlarında yaşayan Uru Eu Wau Wau kabilesi; henüz 18 yaşında bir çocuk olan Bitate Uru Eu Wau Wau tarafından yönetilmektedir. Genç bir adam olmasına rağmen kabilesinin bölgesini ve insanlarını koruyabilmek adına büyük bir cesaret gösteren Bitate, aynı zamanda bu halkın çok sevdiği bir insandır. Günün birinde Neindinha Bandeira isimli bir belgesel yapımcısının Bitate ve onun kabilesini ziyaret etmesiyle birlikte Uru Eu Wau Wau kabilesinin gerçekleri yavaş yavaş ortaya çıkacaktır.
Bir yandan kabilenin Bitate’den önceki lideri Ari’nin öldürülmesini, diğer yandan kabilenin COVID-19 tarafından etkilenmesini ele alan bu belgesel; aynı zamanda yıllar önce Brezilyalı bir grup çiftçinin Uru Eu Wau Wau’ların bölgesini ele geçirmesinin ardından yaşanan olayları da ele alıyor. COVID-19 hastalığı nedeniyle zaten az olan nüfusunun bir kısmını kaybetmesinin yanısıra birbirinden zorlu olaylara göğüs geren Bitate ve Uru Eu Wau Wau kabilesi, her şeye rağmen bölgelerine sahip çıkacaktır.

Üç Hasidik Yahudisi, yaşadıkları travma ve tacizin ardından, aşırı tutucu olan cemaatlerinden ayrılmaya zorlanır. Yaşadıkları dışlanma, kaygı ve tehlikeyi çarpıcı detaylarla anlatan bir belgesel.

Tarihsel ve toplumsal travmaya bakan New York'lu bir Afro-Latin'nın otoportresi. Film yapımcısı Rebeca “Beba” Huntt, ilk uzun metrajlı yapımı olan bu dikkat çekici gençlik belgeseli/sinematik anı kitabı Beba'da kendi kimliğini keşfetmeye girişiyor. Dominikli bir babanın ve Venezuellalı bir annenin kızı olarak New York City'deki çocukluğunu ve ergenliğini yansıtan Huntt, miras aldığı tarihsel, toplumsal ve nesiller arası travmayı araştırıyor. Bu eski yaraların onu nasıl şekillendirdiğini düşünürken aynı zamanda hepimizi insan olarak birbirine bağlayan evrensel gerçekleri de göz önünde bulunduruyor.

Tanınmış matematikçiler, parçacık fizikçileri ve kozmologlar sonsuzluk kavramını ve evren açısından doğurduğu akılalmaz sonuçları derinlemesine inceliyor.

1860 yılında Alabama'ya giden yasa dışı bir gemideki Afrikalı kölelerin soyundan gelenler, gemi enkazının bulunmasının ardından yaralarını sarabilme umuduyla adalet ararlar.

Nazi Almanya'sını anlatan bu belgesel, dönemin tanıklarıyla yaşanan gerçekleri ortaya çıkartıyor.Prömiyerini Venedik Film Festivali'nde gerçekleştiren bu etkileyici yapım, daha önce yayımlanmamış özel görüntüler ve röportajlar içeriyor

Üstelik bunların tümüne ya kamera arkası görüntülerden ya da bizzat emeği geçen bu insanların ağzından, yani birinci derece yaşayanlardan ulaşıyoruz. Şüphesiz ki çocukluğumuzun unutulmazlarından olan bu efsane, hakkındaki, belgesel tadında olan bu yapım ile de bizi fazlasıyla etkileyecek gibi görünüyor. 

Anonim ve istismarcılara imkân veren bir çevrimiçi sohbet odaları ağı, cinsel suçların yatağı hâline gelir. Ağın operatörlerini yakalamak ise cesaret ve azim ister.

ABD erkekler basketbol takımı, 2004 Olimpiyatları'nda yaşattığı hayal kırıklığını 2008'de Pekin'den altın madalya getirerek telafi etmeye çalışıyor.

Emmy, Grammy, Oscar ve Tony ödüllü Rita Moreno, 70 yıllık olağanüstü Hollywood kariyerinin öyküsünü cüretkârlık ve iğneleyici mizahla yoğurduğu bir dille anlatıyor.

Sanatçı Barbora Kysilkova'nın en değerli iki tablosu, Oslo'daki Frogner'deki bir galeriden çalındığında, polis birkaç gün sonra hırsızı bulabilir, ancak tablolar hiçbir yerde bulunamaz. Barbora, ipuçlarını bulma umuduyla duruşmaya gider, ancak bunun yerine hırsıza onun bir portresini çizip çizemeyeceğini sorar. Bu çok sıra dışı bir arkadaşlığın başlangıcı olacak. Üç yılı aşkın süredir devam eden sinema belgeseli, çalınan tablolarını arayan ve aynı zamanda hırsızı sanata dönüştüren sanatçının inanılmaz hikayesini takip ediyor.

11 Eylül'den günler sonra, ölümcül şarbon sporları içeren mektuplar ABD'de paniğe ve trajediye yol açtı. Bu belgesel, müteakip FBI soruşturmasını takip ediyor.

Martha Mitchell Etkisi belgeseli, Watergate skandalında bildiklerini anlatan üst düzey bir memur eşinin hikâyesini ve onu susturmak için Nixon yönetiminin yürüttüğü kampanyayı anlatıyor.

Gerçek olayları konu alan bu belgeselde bir baba, kızını öldüren kişinin yargılanması için Fransa ve Almanya'da onlarca yıl mücadele verdikten sonra sıra dışı bir yola başvuruyor.

Peyzajımızın gizli yangın hikayelerine ve ölümcül yangınlarla mücadele eden itfaiyecilerin ve sakinlerin sahadaki deneyimlerine dair bir araştırma.

36 yaşında başarılı bir akademisyen olan Amin, çocukluğunda mülteci olarak Avrupa’ya gelmiştir. Amin, Afganistan’dan Danimarka’ya uzanan yolculuğu ve izleyiciye ‘ev’ kavramının gerçek anlamını düşündürttüğü duygu yüklü hayat hikayesini ilk kez paylaşır. Yıllardır kendinden bile sakladığı sırlarla dolu göç süreci, büyük güçlüklere katlanarak kurduğu hayatın alt üst olmasına yol açabilecek niteliktedir.

Ancak 1992 yılında Kongre, John F. Kennedy suikasti hakkındaki kayıtları toplamayı serbest bırakmış ve bu tarihten sonra suikast ile ilgili belgelerin gizliliği kaldırılmıştır. Oscar ödülü yönetmen Oliver Stone’un yaptığı bu belgesel ise, bu zamana kadar hiçbir yerde olmayan röportajların ve görüntülerle birlikte sinemaseverlere bu kanlı olayın perde arkasını anlatmaya çalışmaktadır. Üzerinden tam 59 yıl geçmesine rağmen faillerine hala ulaşılamayan ve bir türlü aydınlatılamayan bu suikast, tüm Amerika Birleşik Devletleri tarihinin belki de en karanlık olayı olarak tarihin tozlu raflarında kendisine yer bulmuştur. Yapım, bu karanlık suikasti daha önce hiç görülmemiş görüntülerle izleyiciye aktarıyor.

Genç bir annenin gizemli ölümü ve ardından oğlunun kaçırılması, kadının gerçek kimliği ve her şeyin merkezindeki cani federal kaçak hakkında onlarca yıldır devam eden bir gizemi açığa çıkarıyor.

Bu sadece bir başarı hikayesi değil, futbolun da ötesinde azmin ve adanmışlığın hikayesi. 2019-2020 Premier League şampiyonu Liverpool’un 30 yıl sonra gelen zaferinin nefes kesen öyküsü… Dünyanın en büyük futbol kulüplerinden Liverpool uzun süredir ne Premier Lig’de ne de uluslararası futbol organizasyonlarında mutlu sona ulaşamıyordu. Fakat 2019-2020 sezonunda Jurgen Klopp önderliğindeki takım 30 yıl sonra gelen şampiyonluk kupasını kucakladı ve dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca Liverpool taraftarını sevince boğdu. Sporseverler için oldukça güncel ve etkileyici olan "The End of the Storm" belgeselinde Jurgen Klopp, Sadio Mane, Virgil van Dijk, Alisson Becker ve daha fazlası başarıya giden yolun detaylarını aktarırken sezon boyunca yaşanan tüm kritik anlar adeta izleyicilerin gözünde yeniden canlanıyor.

Takvimler 1988 yılını gösterdiğinde Luís Figo dünyanın en sevilen futbolcularından birisi konumundaydı. Maçlardaki performansı ve maç sonralarında yaptığı konuşmaları ile bilinen ve sevilen Luís Figo Real Madrid ve Barcelona arasında geçecek bir maçta yer alır. Bu maç Real Madrid takımının yenilmesi ile sonuçlanır. Maç sonrası yapılan kutlamalarda Luís Figo, Katalonya başkanının görkemli evinin balkonuna çıkar ve konuşma yapmaya hazırlanır. ‘Madrid bebekleri! Şampiyona boyun eğin!’ cümlesi ile Real Madrid’e olan tutumunu gösteren Luís Figo seyircilerin coşkuyla kutlama yapmasını sağlar. Seyirciler, Luís Figo’yu oldukça sevmekte, Barcelona’ya kazandırdıkları ve Real Madrid’e karşı olan tutumuna hayran kalmaktadır.
Luís Figo Katalonya’da ve dünya genelinde sevilen bir futbol oyuncusu iken, bu şöhret ve sevgi seli çok uzun sürmez. Sansasyonel balkon konuşmasının üzerinden iki yıl geçmişken,  Luís Figo, Real Madrid forması giymektedir. Kimsenin anlayamadığı bir şekilde usta oyuncu  Luís, Real Madrid takımına transfer olmuştur.  Luís Figo’ya duyulan bütün sevgi bir günde yerle bir olur. Bir zamanlar Katalonya halkının coşkuyla karşıladığı bu futbol oyuncusu artık ülkenin en nefret edilen adamıdır. 

Arjantin'in en kötü şöhretli banka soygununun failleri, samimi görüşmeler yoluyla, radikal 2006 operasyonunu nasıl ve neden gerçekleştirdiklerini ayrıntılarıyla anlattılar.

Gazeteci Kim Wall mucit Peter Madsen'ın denizaltısına bindikten sonra ortadan kaybolur. Madsen'ın, gazetecinin başına gelenlerle ilgili değişen hikâyesi korkunç bir gerçeği saklar.

Hayatını dövüş sporlarına adayan ve dövüşe fazlasıyla meraklı olan Michael Bisping, gençlik yıllarında yaptığı amatör dövüşler nedeniyle hayatının fazlasıyla tehlike altında olduğunu fark ettiğinden; her ne kadar bu tehlikeli hayata ara vermeye karar verse de, bu pek de uzun sürmeyecektir. Bir süre fabrikalarda, mezbahalarda ve daha birçok yerde hayatını sürdürebilmek için çalışan Michale’in tüm bu süreçte dövüşmek, bir gün olsun aklından çıkmamıştır. Aradan geçen yılların ardından bir UFC dövüşçüsü olarak kariyerine devam etmeye başlayan Michael, aynı zamanda birçok UFC hayranının favori dövüşçüsü haline gelmiştir.
Ancak günün birinde aldığı ağır bir darbenin ardından Michael’in dövüş hayatının yanısıra, kendi hayatı da büyük bir tehlike altına girmiştir. Kafasına yediği tekmenin ardından bunca zamandır büyük bir emekle inşa ettiği kariyerinin tehlike altına girmesinin ardından Michael, hayatının en zorlu kararıyla karşı karşıya kalacaktır. Onu çok seven eşi ve çocukları, Michael’in artık kanıtlayabilecek bir şeyi kalmadığını ve bu zamana kadar birçok şeyi başardığını söyleyerek dövüşmeyi bırakmasını isteseler de; en son kararı Michael Bisping verecektir.

Ev tipi DNA testiyle birçok üvey kardeşi olduğunu öğrenen bir kadın, sperm bağışı ve popüler bir kısırlık doktoruyla ilgili şoke edici bir entrikayı açığa çıkarır.